“Karma evlilik çocukları” yine kandırılıyor!

Oz Karahan

Oz Karahan – Avrupa Gazetesi (21.01.2023) – “Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın yerleşik içtihadına göre, vatandaşlığının kazanılması ve kaybedilmesine ilişkin koşulları belirlemek, uluslararası hukuku gereğince dikkate alarak her Üye Devlete aittir. Bununla birlikte, AB hukukunun kapsadığı durumlarda, Üye Devletlerin vatandaşlık alanındaki kuralları AB hukukunu da dikkate almalıdır.

Uluslararası bir hukuk aracı olan Avrupa Vatandaşlık Sözleşmesi‘ni imzalayıp onaylama kararı Kıbrıs’a aittir. Kıbrıs vatandaşlığının köken esasına göre hangi koşullar altında elde edilebileceğine karar vermek de ulusal yasa koyucunun görevidir.

Komisyon, Üye Devletlerin vatandaşlığın kazanılması ve kaybedilmesine ilişkin kurallarına ancak AB yasalarını ihlal etmeleri halinde müdahale etme yetkisine sahiptir.”

Yazımın başındaki bu cümleleri okuduğunuz zaman “aman Oz yine aynı konu ve aynı şeyleri söylüyorsun” dediğinizi duyar gibi oldum.

Ama bunlar benim cümlelerim değil, Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığı alamayan karma evlilik çocuklarının küçük bir bölümü için Avrupa Komisyonu’na soru önergesi veren Niyazi Kızılyürek’in komisyondan aldığı cevap.

“Ama nasıl olur, daha birkaç gün evvel Niyazi Kızılyürek ve federalist gazeteler bu konuda büyük bir zafer aldığını yazmadılar mı” diye soruyorsunuz değil mi?

“Kimlik satan, hayal satan, vatan satan”lardan size söz etmiştim.

İşte onlar yine görev başındalar.

Avrupa Parlamentosu kayıtlarına göre Niyazi Kızılyürek sorduğu soruya yukarıdaki cevabı aslında 20 Aralık 2022’de almış.

Ancak aldığı cevabı insanlara sözde gazeteci arkadaşlarıyla nasıl manipüle ederek sunacağını düşünmek için tam bir aya ihtiyaç duymuş.

Ve bu bilindik “barya” her zamanki gibi kendi çıkarları uğruna konunun muhatabı olan insanların duygularıyla oynamayı ve siyasetlerine alet etmeyi uygun görmüşler.

O kadar ki, Avrupa Komisyonu’nun net ve birkaç cümlelik cevabına bile yer vermeyen haber ve makalelerle yine insanları kandırmayı tercih ettiler.

İşin üzücü tarafı ise her zamanki gibi diğer birçok gazeteci ve Kıbrıslının, sadece bir dakikalarını ayırarak Avrupa Parlamentosu’nun internet sitesinden erişebilecekleri bu cevaba bakmadan “uluslararası hukuk budur işte” ya da “yaşşa parlamenter” diye Kızılyürek’in zırvalarını yayması.

Bu vurdumduymazlık, cahillik ve çokbilmişlik yüzünden bu hallere gelmedik mi zaten…

Bense, konunun sıfır noktasında olan biri olarak yıllardır örnekleriyle olan biteni anlatmaya çalışıyorum.

Komisyonun net cevabını dönüp tekrar okuyun ve bu konu ile ilgili her zaman söylediğim şeyi anımsayın.

-“Vatandaşlık konusu her devletin kendi egemenliği dahilinde bir konudur”.

Komisyonun uluslararası hukukun bir parçası olarak belirttiği “Avrupa Vatandaşlık Sözleşmesi” gibi anlaşmalara imza atıp onaylamak da yine komisyonun belirttiği gibi devletlerin kendi egemenliği dahilindedir.

“Avrupa Vatandaşlık Sözleşmesi” denilen anlaşmaya Avrupa Birliği’nin merkezi kabul edilen Belçika, uluslararası hukuk denince akla ilk gelen ülke İsviçre, Avrupa Birliği’nin en büyük ülkelerinden İspanya, hukukuyla çok övündüğünüz Birleşik Krallık gibi birçok devlet ile Kıbrıs Cumhuriyeti imza bile atmamıştır.

Yine bu anlaşmayı Avrupa Birliği içindeki Fransa, İtalya, Yunanistan gibi birçok devlet imzalamış ancak daha sonra onaylamamıştır.

Avrupa Komisyonu cevabında devletlerin vatandaşlık kurallarını ve “köken” ile ilgili koşulları kendilerinin belirlediği gerçeğinin altını birkaç defa çizerken sadece bir yerde devletlerin AB hukukunu “da” dikkate almaları gerektiğini söylemesi ise kelimenin tam anlamıyla hiçbir şey ifade etmemektedir.

Avrupa Birliği hukukunda yer alan yuvarlak ve muallak, özellikle Kıbrıs özelinde bir dayanağı olmayan ve bağlayıcılık noktası bulunmayan “herkesin vatandaşlık hakkına sahip olduğu” noktasındaki madde ve buna benzeyen maddeler her hükümetlerarası örgütün metinlerinde formalite olarak bulunan şeylerdir.

Bu formalite maddeden yola çıkarak kendilerine ayrı bir “Türk” devleti ilan eden ve isteyen herkesin Türkiye vatandaşı olabildiği dünya alem tarafından bilinen Türkçe konuşan Kıbrıslıların, hatta her insanoğlu gibi iki tane ebeveyni bulunan “karma evlilik” çocuklarının bir ebeveyninin devletinin “vatandaşlık vermek” zorunda olduğu sonucuna varmak en hafif tabir ile İngilizlerin “wishful thinking” dediği şey, yani “hüsnükuruntu”dan başka birşey değildir.

Kızılyürek’in bu alicengiz oyunu elbette Rumca konuşan Kıbrıslı gazeteler ve siyasiler tarafından farkedildi ve Avrupa Komisyonu’nun açıklamalarını tam paylaşmayan ve paylaşılan kısımlarını da manipüle eden Kızılyürek ve onun yakın olduğu Politis gazetesinin yaptıklarının etik dışı olduğunun altını çizdiler.

Benim ise bu konu hakkında yazmamın ve insanlarımızı aydınlatmayı istememin tek sebebi söylediğim gibi bu konunun sıfır noktasında şahsen yer alan biri olmam değil.

Kıbrıs’ın özgür bölgelerinde Kıbrıs Cumhuriyeti’ne “ırkçılık” basarak yapılan eylemden sonra kaleme aldığım “Bu gidişle cebinizdeki Kıbrıs Cumhuriyeti kimliğinden de olacaksınız” başlıklı köşe yazısında belirttiğim gibi Rumca konuşan ve Türkçe konuşan Kıbrıslıların arasının açılmaya çalışılmasının önüne geçmektir.

Niyazi Kızılyürek’in Avrupa Parlamento’sunda Libya konusunda takındığı ve açıkça Kıbrıs Cumhuriyeti’ne karşı Türkiye’nin yanında olduğu tavır gibi bu konuda da Türkiye’nin işine yarayacak ve Kıbrıslıların arasını açacak tavırlar sergilemekte.

Kendisi zaten Avrupa Parlamentosu’na seçildikten sonra Türkiye için yaptığı çalışmalar ve sarfettiği sözler sebebiyle Kıbrıs’ın özgür bölgelerinde Kıbrıslılığın birinci düşmanı olarak görülmekte.

Ve bugün bu düşmanlığına yalan haberlerle tüm Türkçe konuşan Kıbrıslıları ortak ederek yükünü insanlarımızın omzuna atmakta.

Kısacası hem Kıbrıslıların arasını açmak, hem de Türkçe konuşan Kıbrıslılar ile devletleri olan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin arasını açmak istediği açıktır.

Yanına aldığı insanlar ve gruplar bellidir.

Hepsinin kimin için çalıştığı da…

Tekrar özetleyelim.

Devletlerin vatandaşlık kurallarını sadece devletlerin kendileri belirler.

Konu ile ilgili daha önceki yazılarımda berlirttiğim gibi Avrupa Birliği içersinde neredeyse en hafif vatandaşlık yasasına sahip olan devlet Kıbrıs Cumhuriyeti’dir.

Yarın birilerine vatandaşlık verilecekse bile bu Avrupa Birliği yasaları tarafından değil, Kıbrıs devletinin inisiyatifi sebebiyle olacaktır.

İnsanlarımıza bugün kendi devletlerine karşı yüklediğiniz kin, ileride bir ihtimal vatandaşlık verilse bile bunun “söke söke” alındığı ya da Kızılyürek ve baryası gibi Kıbrıs düşmanları sebebiyle alındığı imajına hizmet etmektedir.

Ve bu yapılanlar “hepsini isteyip, herşeyi kaybetmenize” neden olacaktır.

Türkiye’nin planladığı gibi…

Bu oyunlara gelmeyin, her söylenilene inanmayın, biraz zahmet edip kendiniz araştırın, kendiniz okuyun, kendiniz düşünün, tutarlı olun ve mantıklı sözlere kulak verin.