Oz Karahan – Avrupa Gazetesi (08.01.2023) – Bütün gazete köşelerinde, televizyon ekranlarında, sosyal medyada…
Sonunda uzun zamandır bahsettiğim güne geldik.
Bazıları hala aptalı oynamayı tercih etse de muhtemelen çok yakında o tercihi yapmaları gerekecek.
Türkiye’nin işgalinin gerçek adı olan “yerleşimci sömürgeciliği” konusunda net tavır sergilenmesinden söz ediyorum.
Sezar’ın hakkı Sezar’a…
İşgal bölgesinde illegal yerleşimcilerin partileri hariç açık açık yerleşimci sömürgeciliği güzellemesi yapan grup Bağımsızlık Yolu’ydu.
Ama bugün herkesin onlarla aynı noktaya geliyor olmasına seviniyorlar mı üzülüyorlar mı bilemiyorum…
2021 yılında hakkımızda güzel bir kitapçık yayınladılar.
İsmi “Kendi Ağızlarından Kıbrıs Milliyetçileri” olan 52 sayfalık bir kitapçık.
Yazım şeklinden ve bazı bölümlerdeki histerik çıkışlardan kolektif bir şekilde yazıldığı belli.
Bu kitapçık içinde orjinalleri Avrupa gazetesinde yayınlanmış ve sonrasında Kıbrıs Kıbrıslılarındır platformunda yayınlanan makaleler ve Kıbrıslılar Birliği örgütünün bildirileri alınarak kendilerince bir analiz yapılmış.
Herkesin fikrine saygı duyan birisi olduğum için zevkle okudum, hatta okuyanların fikirlerini de dinledim.
Kitapçıkta yazarların en çok üzerinde durduğu nokta “illegal yerleşikler” konusu.
Yani 1974’teki Türk “istilasından” sonra devam eden “işgalin” gerçek adı.
Asıl amacı bizleri karalamak olan kitapçık içerisinde yazan ve yazarlar içinde önemli olduğu belli olan bir bölümü sizlerle paylaşmak isterim.
“Kıbrıs milliyetçilerinin bahsi geçen konulara ilişkin görüşleri gayet açık ve nettir. Öte yandan, özellikle meclis dışında bulunan sol, demokrat ve çözüm yanlısı gruplar söz konusu olduğunda, bahsi geçen konulara ilişkin bir net olmama hali gayet yaygındır. Özellikle Kıbrıs’ın kuzeyindeki Türkiye kökenli göçmenlere bakış, Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yaklaşım, Kıbrıslı Elenlerle ilişkiler, halklar sorunu, Kıbrıslılık meselesi ve emek ile kimlik meselesi gibi konularda, meclis dışı kalan sol, demokrat ve çözüm yanlısı yapılar; duruşlarını, yaklaşımlarını ve görüşlerini net, sistematik, açık, doğrudan ve lafı dolandırmadan dile getirmemişlerdir.”
İki senede ne kadar çok şey değişti değil mi?
Bugün veryansın ettikleri ve kendilerinden ayırdıkları sözde “meclis” dışı kalan “sol” eksiksiz olarak bu grubun noktasına geliyor.
Yazımın ilk cümlesinde söylediğim gibi.
Bütün gazete köşelerinde, televizyon ekranlarında, sosyal medyada…
“Gelen Türk giden Türk” diyen Rauf Denktaş “Gelen emekçi giden emekçi” diyenlerle aklanıyor.
Kendi topraklarında “misafir” konumuna düşen Türkçe konuşan Kıbrıslı “yarım porsiyon aydınlar” iradelerini ellerinden alan Türkiyeli illegal yerleşimcileri “tanrı misafiri” olarak tanımladıkları güzelleme yazıları yazıyor.
Yok olurken bile kendisini yok edenlere “üsten bakış” atarak kaleme alınan yazılarla uyuşmaya devam.
1974 sonrasında Kıbrıs’ın işgal bölgesinde işgalci tarafından herşeye yapılan “dizaynların” bu toplumsal ve siyasi dizayn ile sonuna gelindiği belli.
İki yıl önce böyle bir kitapçığı yazanların Türkiye’nin bu dizayn hareketinin bir parçası olup olmadığı konusundaki fikri size bırakıyorum.
Ama bugün Kıbrıs’ın işgal bölgesinde onların da söylediği gibi iki taraf var.
İşgalin gerçek adı olan yerleşimci sömürgeciliğine karşı olanlar veya “gelen Türk/emekçi giden Türk/emekçi” diyenler.
Bu defa aralarda gezinmenize ya da aralarda kendinize gri alanlar yaratmanıza kimsenin izin vermeyeceği günlere gelirken tarafınızı seçmeniz gerekiyor.
Ya da her taraf olmayan gibi bertaraf olmak sizleri bekliyor.