“Ben Türkiye için tehdit değilim” Platformu

Oz Karahan

Oz Karahan – Avrupa Gazetesi (28.11.2022) – Bir tanesi diyor ki:

“Yavru vatan dediğiniz ülkenin bireylerine terörist muamelesi yapmak akıl ve izan dışı”.

Diğeri diyor ki:

“Bizi Türkiye sevgimizle cezalandırmaya kalkıyorlar”.

Başka biri de diyor ki:

“Türkiye’nin aydınlık geleceği de barıştan, federasyondan ve Kıbrıslı Türklerin kendi iradesine sahip bir özne olmasından geçmektedir”…

Sorsanız hepsi Türkiye’nin Türkçe konuşan Kıbrıslıları insan yerine koymadığından, varlığını tanımadığından falan şikayetçi.

Türkiye kendilerini tanıyıp egemen bir ülke olarak topraklarına sokmamayı tercih ettiği zaman ise hepsi bir anda ağlamaya başlıyor.

Bir anda Türkiye aşkı veya “kader birliği” içine falan giriyorlar.

Kısaca istedikleri şey o ağızlarından düşürmedikleri “irade, özgürlük, bağımsızlık” değil, sonsuza kadar Türkiye Cumhuriyeti ve hatta Kıbrıs Cumhuriyeti’nin “şımarık çocuğu” olmak.

Türkiye Cumhuriyeti’ne “faşist” de, sonra topraklarına girmek için yalvar.

Kıbrıs Cumhuriyeti’ne “faşist” de, sonra ondan kimlik almak için sıraya gir.

İkisini de istemiyormuş gibi yap ama ikisi olmadan yaşayama.

Şimdi yeni bir moda daha var.

Türkiye’de Türkiye’ye karşı Türkiye’ye alınmadıkları için dava açmak.

Fıkra gibi.

Bu “zararsız” şımarıklar Türkiye’ye neden girememişti…

“Milli güvenlik aleyhine faaliyette bulunmaları veya bulunduklarında şüphe olması” gerekçesiyle.

Herhalde bu argümana karşı açılan dava “ben Türkiye için tehdit değilim”in ispatı için olabilir.

Bu arada yanlış anlaşılmasın…

Türkiye’ye giriş yasağı bulunan ve “kara listede” olan onlarca kişi var.

Ben de bu kişilerden biriyim.

Ve bu listede olan birçok kişi bu “zararsızların” aksine Türkiye’nin “kara listesini” bir “ak liste” olarak görmekte.

Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na bizlerin neden Türkiye’ye alınmadığı sorulduğu zaman “egemenlik yetkisi” demişti.

Ersin Tatar ve Tahsin Ertuğruloğlu da konu ile ilgili “Türkiye’nin ve KKTC’nin iki bağımsız devlet olduğunu ve kendi ülkesine girecek kişilere Türkiye’nin karar verebileceği” ekseninde cevap vermişti.

Her zaman söylediğim gibi “iki devlet isteyen” hainler bile bu topraklarda “herşeyi isteyenler”den daha tutarlıdır!

“Biz ayrı bir halkız” diyeceksin, “federasyon isterim” diyeceksin, KKTC denen sahte devletin makamlarında görev yapıp maaş alacaksın, habire Kıbrıs Cumhuriyeti’ne sövecek ondan arta kalan zamanlar da Türkiye’ye söveceksin…

İşte kendilerinin “Kıbrıs Türk solu” diye tanımladıkları şeyin “bugüne kadarki” rutini.

“Bugüne kadar” çünkü o “arta kalan zamanda” Türkiye’ye sövmek yerine artık ondan af dileniyor.

Bir süredir particikler, sendikacıklar ve aktivistcikler bir araya gelip yeni bir platform kurmuyordu ama belli ki yeni bir platform daha kuruldu.

Bu platformlarını bir basın toplantısıyla duyuracaklar mı bilmiyorum…

“Ben Türkiye için tehdit değilim” Platformu…

Bu defa Avrupa Parlamentosu’nda Türkiye’nin tek milletvekili olan Niyazi Kızlyürek de aralarında.

Mart ayında Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonunda Türk yetkililere “platformdaşları” hakkında ne demişti kameralar karşısında?

-“Onlar bırakın Türkiye için milli bir tehdit olmayı, tam tersine Türkiye’nin Kıbrıs’ta da Avrupa’da da ileri adımlar atmasını destekleyen Kıbrıslı Türklerdir”.

Belli ki o sürece geldik.

Türkçe konuşan Kıbrıslıların istemeseler de saflarını seçmek zorunda kalacağı süreçten söz ediyorum.

Çünkü Türkiye artık o “şımarık çocukluğa” izin vermiyor.

Ya Kıbrıs Cumhuriyeti, ya Türkiye Cumhuriyeti arasında seçim yapmak mecburiyetinde olacakları dönemecin eşiğindeyiz.

Ve belli ki “Ben Türkiye için tehdit değilim Platformu” önümüzdeki süreçte Türkçe konuşan Kıbrıslıların hem Kıbrıs Cumhuriyeti hem de Rumca konuşan Kıbrıslılarla arasının açılması adına faaliyetlerini artırarak devam edecek.

Yakın zamanda gerçekleştirdikleri ve Kıbrıs Cumhuriyeti’ni ırkçılıkla suçlayarak İçişleri Bakanlığı’na yürüdükleri eylem de bu sürecin bir parçasıydı elbette.

Ama okurlarımız için tekrar etmek mecburiyetindeyim.

Bu oyuna gelmeyin…

Kıbrıs’ı düşünmüyorsanız bile bu sürecin size kazandıracaklarını ve kaybettireceklerini bir teraziye koyun.

O teraziye bakarken aklınızda birkaç şey olsun:

Özgürlük, gelecek, refah…