Oz Karahan – Avrupa Gazetesi (23.10.2022) – ‘Mesleği’ karma evlilik çocuklarının Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığı alması için gereken kağıt işleri için koşturmak.
İş takipçisi.
Geçim kaynağı bu.
Aynı zamanda yarı zamanlı solculuk oynuyor, çoğu Kıbrıslı gibi.
Kendi eliyle onlarca karma evlilik çocuğuna kimliklerini takdim etmiş.
Karşılığında bazen para, bazen de farklı şeyler talep ediyor.
Kıbrıslıların üçüncü ülke vatandaşları ile yaptığı evliliklerden doğan çocukların ezici çoğunluğunun Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığı aldığını çok iyi biliyor.
Biliyor ama hâlâ Kıbrıs Cumhuriyeti’ne saldırıyor…
Saldırıyor çünkü bu onun için hem para hem alkış demek!
Yaptığı siyasetle “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin varlığı ve anayasasını kabul etmediğini her gün dile getirirken, yönetimini kendi eliyle hediye ettiği Rumca konuşan Kıbrıslıları kendi kafasından uydurduğu “yasalara” uymamakla suçlayıp duruyor.
O yasalar ara sıra istemediği “Kıbrıs Cumhuriyeti” anayasası oluyor, ara sıra uydurduğu “Avrupa Birliği yasaları” diye bir şey oluyor, çok köşeye sıkışırsa konuyla hiçbir alakası olmayan “uluslararası hukuk” terimini ortaya atıveriyor.
Bunların hiçbiri hakkında en ufak fikri olmadığından, yine bunların hiçbirinin Kıbrıs’taki “karma evliliklerden doğan” çocuklarla alakası olmadığını da anlayamıyor.
Çamur atıyor, yalan söylüyor ve bazen ileri gidip benim gibi insanların kendisi gibilerine karşı kullandığı tanımları, Rumca konuşan Kıbrıslılar için kullanıyor.
Bu yüzden bu istismarı bitirmek için gerçekleri defalarca insanlarımıza hatırlatmamız gerekiyor.
Vatandaşlık konusu, devletlerin egemenliği dahilinde bir konudur.
Uluslararası hukuk veya Avrupa Birliği ve onun gibi hükümetlerarası kuruluşlar bu konularda devletlerin kararlarına herhangi bir şekilde müdahil olmazlar.
Avrupa Birliği devletlerinin çoğundaki vatandaşlık uygulamaları Kıbrıs Cumhuriyeti’nin uygulamalarından çok daha katıdır.
Örneğin Almanya’nın üçüncü ülkelerde doğan karma evlilik çocukları için yaptığı uygulamanın katılığından “Karma evlilik çocukları ve Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığı hakkındaki gerçekler…” başlıklı yazımda bahsetmiştim.
Türkçe konuşan Kıbrıslıların üçüncü ülke vatandaşları ile “işgal” bölgesinde yaptıkları evlilik ve “işgal” bölgesinde doğan “bazı” çocuklar için uygulanan prosedürün Almanya’nın uygulamalarından çok daha yumuşak olduğunu konuyu biraz araştıran herkes görecektir.
İkide bir bu konu konuşulurken “vatandaşlık” ile ilgili kafalarından uydurdukları “Avrupa Birliği yasaları” diye birşeyin olmadığını bu insanların anlayabilmeleri için ise Avrupa Birliği üyesi başka ülkere bakmaları yeterli.
Örneğin Estonya ve Letonya.
Estonya ve Letonya 1991 yılında bağımsızlıklarını elde ettikten sonra topraklarında bulunan Ruslara vatandaşlık vermemiştir.
Hem de iki ülkenin de nüfusunun neredeyse dörtte biri Rus olmasına rağmen!
Ülkedeki her dört kişiden biri!
Ne “üçüncü ülke” topraklarında, ne “sahte bir devlet” topraklarında, ne de “işgal bölgesi’’ topraklarında yaşayan değil, kendi resmi hükümetinin topraklarında yaşayan insanlardan söz ediyoruz.
Bugün bu devletlerin bağımsızlıklarından otuz yıl geçmesine rağmen Rusların büyük kısmı hala bu ülkelerin vatandaşı değiller.
Ve tekrar ediyorum, bu devletler Avrupa Birliği’nin bir parçası.
Ve tekrar ediyorum, vatandaşlık konusu her devletin kendi “egemenliği” dahilinde bir konudur.
Karma evlilikler konusu hakkında defalarca yazdım.
Ve bu konu üzerinden insanlara yanlış bilgiler vererek onların hislerini sömürmeye çalışan insanlara karşı gerekirse daha da çok yazmaya devam edeceğim.
Çünkü söylenen her yalan şovenizm ve ırkçılık üretiyor!
Aynen bu yazıda olduğu gibi örnekler vererek ve gerçeklerden söz ederek.
Çünkü biliyorum ki bu topraklar bazılarının geçimini kimlik satarak, hayal satarak, vatan satarak sağladığı topraklar.
O insanlara söyledikleri yalanlar ve yaptıkları hainliklerle kendi çocuklarının geleceklerini de nasıl sattıklarını anlatsak da anlamıyorlar.
Ama bu “satışlarına” devam etmeleri için ihtiyaç duydukları şey, yani diğer Kıbrıslıların da aslında bu topraklarda varolabilmelerinin tek garantisi olan Cumhuriyet’lerine karşı yalanlarla nefret aşılamalarına izin vermememiz gerekmekte.
Çünkü sadece konuştuğumuz küçük sorun değil, Kıbrıslıların ve tüm bölge halklarının sorunlarının çözümü için ihtiyacımız olan tek şey üniter Kıbrıs Cumhuriyeti’ne sahip çıkmamızdır.
Herşeyde olduğu gibi bu konuda da tek çözüm üniter Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönüştür.