Bağımlı hayatlar, bağımlı sanatlar

Oz Karahan

Oz Karahan – Avrupa Gazetesi (05.09.2022) – Yine yaz aylarını geride bırakırken sıcakların bu adayı terketmesinin sevinci ve festivallerin azalacağının hüznü ile doluyuz.

Kıbrıs’ın özgür bölgelerinde bahar ve yaz ayları boyunca her hafta sonu başka bir büyük sanat etkinliği gerçekleşmekte.

Bu etkinlikleri organize eden kişilerin bazılarıyla tanışma fırsatı buldum.

Kendi başlarına, bağımsız bir şekilde organize ettikleri ve dünyanın en güzel festivalleri ile yarışacak etkinlikler için bir sene boyunca emek veren insanlar.

Emeklerinin karşılığı sanata değer veren toplum tarafından veriliyor.

Kış aylarının gelmesiyle Lefkoşa’nın özgür bölgelerinin her bir köşesinde açılmış bağımsız tiyatrolar daha da aktif olacak.

Tiyatrocuların bir araya gelerek kurdukları, bazıları sanayi bölgelerinde fabrikalardan ambarlardan bozma tiyatrolar.

Hepsi de mütevazi ve güzelce restore edilmiş…

O politikacıya şu müdüre eyvallah çekmeden, önünde iki büklüm eğilmeden özgürce yazdıklarını oynuyorlar.

Kimisi devletimizden cüzzi bir yardım alıyor, kimisi onu bile istemiyor.

Afişinde herhangi bir kurumun amblemine yer vermeyi zul görüyor.

Bağımsız olmayı kendine yakıştırıyor.

Biliyorum, bu söylediklerim işgal bölgesinde gördüklerinize yer yer birkaç metre yakın olsa da çok uzak şeyler.

“En muhalif” tiyatrocuların bile işgal rejimi memurlarına ve sözde yerel yöneticilere “giden ağam gelen paşam” çektiği bir yerden söz ediyoruz.

Barikatların öteki tarafında kaç tane bağımsız festival oldu bu yaz peki?

Gençlerimiz nerede çadır kurdular, nerede yıldızların altında yatarak dünyanın dört bir yanından gelen müzisyenleri dinlediler?

Kaç tane film festivali yapıldı?

Kaç tane bağımsız tiyatro var?

Barakadan fabrikadan ambardan bozma olsa da olur.

Hem de daha iyi olur!

Bağımlılık böyle birşey işte…

İşgal altında demokrasi olmaz tabii.

İşgal altında bağımsız hukuk da olmaz.

İşgal altında özgür basın olabilir mi?

İşgal altında hür belediyecilik yani yerel yönetim nasıl olsun…

Ama işgal altında zincirini yıkmış zihinler olur.

İşgalin tutsağı olmayı reddeden insanlar da…

Bir de elbette işgalin zorbalığına boyun eğmeyen bağımsız sanatçılar ve onların sanatları.

Peki bizde var mı böyle bir sanatçı?

Varsa söyleyin lütfen.

Tanışmak istiyorum.

Elini sıkmak istiyorum.

Çünkü ben nereye baksam işgalin kurumlarına kapak atmış ya da atmak isteyen bağımlı hayatları ve bağımlı sanatçıları görüyorum.