Oz Karahan – Avrupa Gazetesi (30.08.2022) – Evvel zaman içinde kalbur saman içinde aslında sadece yedi sene önceydi.
Yedi sene önce Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu Başkanı UBP’li Hasan Sertoğlu’nun başında olduğu ayrılıkçı kurumu Kıbrıs Futbol Federasyonu yani KOP’a “yama” yapmak istediği zamanlardı.
Onca yıl sonra ilk defa birileri işgal bölgesindeki sanal dünyadan gerçek dünyaya terfi edebilmenin tek yolunun Kıbrıs Cumhuriyeti’mizin kurumlarından geçtiğini anlayabilmişti.
Kendilerini 1960 yılında kurduğumuz üniter Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönüşün Türkçe konuşan Kıbrıslılar için tek çıkış yolu olduğu gerçeğini sakmaya adamış federalistler elbette bu doğru hamleyi yapan iki devletçi Sertoğlu’nun yanında durmamıştı.
Adamcağız her taraftan yediği darbeler sebebiyle geri adım atmış ve senelerce devam eden süreç bilindik zırvalarla son bulmuştu.
Kimsenin dikkatini çekmese de seneler sonra bu konu Hasan Sertoğlu ve Ersin Tatar arasında geçen kavgada Tatar tarafından tekrar hatırlatıldı.
“Güney Kıbrıs’ta, Rum Federasyonu’na bizim mücahidin kurduğu Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu’nu yama yapmak için girişimlerde bulunan bazıları şimdi ahkam kesiyorlar. Bizi Güney Kıbrıs’taki Rum Federasyonu’na yama yapmaya kadar işi götürdüler. En büyük şerefsizlik.”
Bu cümleler sadece birkaç hafta evvel Türkiye’de yayın yapan TGRT kanalında Türk halkına konuşan Tatar’ın Sertoğlu’nu hedef gösterdiği cümleler işte…
Bu cümlelerden kısa süre sonra UEFA Avrupa Ligi’nde Türkiye’nin Fenerbahçe’si ile Kıbrıs’ımızın AEK Larnaka takımının eşleşmesi ise bana göre harika bir tesadüf oldu.
Çünkü bu vesileyle yere düşe kalka paramparça olmuş o maskeler bir kez daha yerçekimine yenik düştü.
Tüm yaşananlar herkese bir kez daha Kıbrıs Cumhuriyeti’ne, anayasasına ve kurumlarına geri dönüş fikrinin Türkçe konuşan Kıbrıslıların tek çıkış yolu olduğunu gösterirken en beyin yakıcı analiz yine federalist çevrelerden geldi.
“Sorun, Fenerbahçe ile AEK Larnaka’nın eşleşmesi değil! Bizim herhangi bir takımımızın dünyadaki başka herhangi bir takımla eşleşememesi!”
Bu cümleler de federalist CTP’nin başındaki Tufan Erhürman’a ait.
Erhürman’ı ve söylediklerini sizler için analiz etmeme gerek olduğunu düşünmüyorum.
Ancak “biz” derken kimleri kastettiğini bilmiyorum.
Çünkü bu maçta benim ve tüm Kıbrıslıların bir takımı var.
O takım da elbette AEK Larnaka.
Ailemin bir kısmının memleketi ve benim de yaşadığım yer olan Larnaka’da evimin çok yakınında olan stada gideceğim ve bu maçı izleyeceğim.
Ve elbette AEK Larnaka tribünlerinde ve daha önceden de çok defa yaptığım gibi bir diğer takımım Larnaka Gençler Birliği formasını giyerek…
Futbolu çok önemseyen biri olmadığım için maçın sonucu beni etkilemeyecek.
Kıbrıs Cumhuriyeti’ne ve onun kurumlarına geri dönülecek güne ulaşmak ve Larnaka Gençler Birliği’nin de belki bir gün Fenerbahçe ile maç yapabileceği zamanlar için verdiğim mücadele de devam edecek.
Beni belki biraz üzecek şey maç günü Türkçe konuşan Kıbrıslı ve hatta gazetemizi okuyan kişileri bile o stad içinde işgalci Türkiye’nin futbol takımının bayrağını sallarken görmek olacak.
Ben memleketim Kıbrıs’ta benim gibi Kıbrıslı kardeşlerimin yanında işgale ve işgalciye karşı slogan atarken, bazı Türkçe konuşan Kıbrıslıların yine Kıbrıs’ta benimle aynı stad içinde “yabancı takım” için ayrılan bölümde işgalcinin takımının bayrağını sallayacağı gerçeği…
Artık bunları bırakın.
Başınızı ellerinizin arasına alın ve düşünün.
Bu kimlik bunalımı ve ideolojik buhrandan sizi sizden başka kimse kurtaramaz.
Part-time üniter Kıbrıs Cumhuyeti bayrağı tutarak, part-time Türk tezi federal Kıbrıs pankartı taşıyarak, part-time forever KKTC diyerek olmuyor, olmayacak.
Parti-time Kıbrıslı, part-time Kıbrıslı Türk ve part-time Türk olarak da olmuyor, olmayacak.
Uzun zaman oldu yazımı o bilindik cümleler ile bitirmeyeli.
Ne diyorduk?
“Hepsini istiyorsunuz.
Ama herşeyi kaybediyorsunuz.
Elinizde kalanları da kaybedeceksiniz yakında.
Vakit kalmadı artık, tercih zamanı…
O soruya bir cevap vermeniz gerek artık…
Ya Kıbrıs Cumhuriyeti, ya Türkiye Cumhuriyeti!”