Oz Karahan – Avrupa Gazetesi (24.07.2022) – “Makarios”, “NATO”, “1971”, “Lizbon”, “emperyalizm”, “işgal”, “Bağlantısızlar Hareketi” ve daha fazlası.
Bunların hepsiyle Avrupa gazetemizdeki köşelerde ve Kıbrıslılar Birliği bildirilerinde sık sık karşılaşıyorsunuz.
Ancak ilk defa ana akım federalist medya ve aktivistler, bizim kullandığımız bu sözcükleri kullandılar bu 20 Temmuz’da.
Anlaşılan hem bizim hem de “barış” yapmak istedikleri toplumumuzun yüzde 82’si olan Rumca konuşan Kıbrıslıları, yani ilk defa Kıbrıslıların ezici çoğunluğunun vicdanına kulak vermişler.
Ama her zaman olduğu gibi yine en önemli iki şeyden yoksun söylemleri…
Tutarlı olmak ve taraf olmak.
Bu ikisi herhangi bir mücadelenin iki vazgeçilmezi aslında.
Dünya tarihi ve toplumları bu ikisinin olmadığı bir harekete mücadele demedi şimdiye kadar.
Bugün federalist güruhun bir kısmı ilk defa okullarda öğrendikleri yalanları bir kenara bırakıp “emperyalistler Makarios’a karşı birleşmişti” diyebildiler 1974’yılında yaşananlardan bahsederken.
Peki emperyalistler Makarios’a karşı neden birleşmiş olabilirdi?
Sakalını beğenmedikleri için değil tabii…
Makarios’un emperyalistlerin Kıbrıs’taki çıkarları karşısındaki duruşundan taviz vermediği için.
Peki neydi Makarios’un o duruşu?
Enosisçilere, Taksimcilere ve emperyalistlerin 1974 yılına kadar temcit pilavı gibi defalarca Makarios’un önüne getirdiği “iki toplumlu” ve “çok bölgeli” çözümlere karşı çıkması!
1960 yılında kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin üniter yapısını koruyarak “iki toplumlu” ırkçı, ayrılıkçı ve apartheid yapısından “hızlıca” (belki gereğinden hızlı) kurtulunması için çalışması!
Üniter ve “normal” devletlerde olduğu gibi “bir vatandaş bir oy” temelli modern çoğulcu demokrasiye geçmek ve Kıbrıs’ı İngiliz üslerinden temizlemek istemesi!
Bunlar başta Dr. İhsan Ali olmak üzere tüm ilerici Türkçe konuşan Kıbrıslıların da duruşuydu.
Bugün birilerinin sonunda 20 Temmuz’u ve 1974’te yaşananları bizlerin ve Kıbrıslıların çoğunluğunun anlattığı şekilde anlamaya başlaması güzel bir gelişme tabii.
Ama akli dengesi yerinde olan birinin “emperyalistler Makarios’a karşı darbe düzenledi” dedikten sonra, emperyalistleri rahatsız eden Makarios’un mücadelesi yerine, emperyalistlerin ‘iki bölgeli iki toplumlu federalist’ çözümünü desteklemeye devam etmesi mümkün olabilir mi?
Bu topraklarda hala oluyor işte…
Çünkü statükoya göbekten bağlı olmak böyle bir şey.
Tutarlılıktan söz ettik…
Bir de taraf olmak lazım demiştik.
Aynı güruh “savaşların kazananı, acıların bayramı olmaz” diyor hala, 1974 yılında yaşananların emperyalistlerin Makarios’a ve onun arzuladığı Kıbrıs’a karşı planı olduğunu yeni kabul edenler.
Emperyalizme karşı verilen savaşların her zaman bir kazananı ve birilerinin acısının ise her zaman başka birilerinin bayramı olacağını anlatmayacağım uzun uzun.
Çünkü bu kullanılan sloganı, toprakları “işgal” altında olduğu gerçeğini kabul eden bir zihin üretemez.
Bu sloganı ancak kendini aslında “kazananlar” arasında gören ama çakma hippie bir tavırla “tarafsızlık” kisvesi altındaki bir zihin üretebilir.
Bu söylem en hafif tabiriyle tüm Kıbrıslılara, acılarına, vicdanına ve hassasiyetlerine küfür etmektir.
İşgal edilmiş toprakları, tecavüz edilmiş insanları ve çalınmış anıları olan Rumca konuşan Kıbrıslıların vatanlarından yana taraf olmalarını lanetlemektir.
Türkçe konuşan Kıbrıslıları ise emperyalistlerin çıkardığı bu savaşta batının ve Türkiye’nin işlediği suçlara ortak etmektir.
Bugün bu güruhun bizim söylemlerimizi kullanmadan önce onları dikkatli okumadıkları belli oluyor aslında.
O söylemleri sahiplenmiş Kıbrıslıların çoğu ve tüm dünya ilericileri, Kıbrıs’ta emperyalizmin hedefindeki tüm coğrafyalar gibi iki taraf olduğunu söylemektedir çünkü.
İşte o iki taraf emperyalizm ve onun hedefindekilerdir.
Eğer bir coğrafyada emperyalizmin emellerine karşı tehdit olarak gördüğü tarafa ve o tarafın mücadelesine destek vermiyorsanız, emperyalistlerin emellerine hizmet ediyorsunuz demektir.
Tutarlı olmak ve taraf olmak noktasında kafanız çok karışıyorsa bu pusulayı kullanabilirsiniz.
Bir coğrafyada emperyalistlere karşı verilen savaşta taraf olmayan işbirlikçiler, savaş sırasında ilk bertaraf olacak olanlardır.