Oz Karahan – Avrupa Gazetesi (06.07.2022) – Tekrar tekrar ne diyorduk?
“Ya Kıbrıs Cumhuriyeti, ya Türkiye Cumhuriyeti”…
Cezayir’de gerçekleşen Akdeniz Oyunları ile Madrid’de gerçekleşen NATO zirvesinin tarihlerinin çakışması da çifte kavrulmuş olarak bir kez daha gösterdi insanımıza bunu.
Kıbrıs Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti bayrakları yanyana gönderlere çekildi defalarca.
Sporcular ve siyasetçiler podyum, kahkaha ve spot ışığı paylaştı dünyanın dört bir yanında.
Türkçe konuşan Kıbrıslı “barış güvercinleri” de tek sıra halinde Ankara’ya uçup dertlerini oradakilere anlatıyordu bu sırada.
Evet, yeni moda oldu şimdi.
Türkiye’deki “muhalefete” Kıbrıs dersi vermek(!).
Girne’den Anadolu’ya yol bu yüzden bağlanmıştı işte.
Türkiye’nin bu derslerden rahatsız olduğunu zannediyorsanız, zannetmeyin…
Çünkü Türkiye’nin neredeyse yarım asırdır uğraştığı şeydi bu.
Hangi ideolojiye sahip olduğu farketmeksizin tüm Türkçe konuşan Kıbrıslıların yüzlerinin ve umutlarının Kıbrıs’a ve onu paylaştıkları Rumca konuşan Kıbrıslılara değil Türkiye’ye ve Türklere dönük olması.
İşte bu yüzden birçok kişinin dile getirdiği “Bağımsızlık Yolu, Türkiye’den ve elçilikten destekleniyor” söylentisi dolanıyor ortalıkta.
Bu söylentilerin doğru olup olmadığını bilemiyorum ama bu önemli de değil.
Çünkü bu tip yapıların bu tip söylentilerle anılmasının sebebi, siyasetin eksenini ve alanını Kıbrıs’tan Türkiye’ye kaydırıyor olmalarından başka bir şey değil.
Peki bu yapı hakkında bu söylentiyi çıkaranlar Ankara yolunda farklı bir şey mi yapıyorlar?
Aslında tek bir farkları var.
O da hakkında söylentiyi çıkardıkları yapı “yerleşimci sömürgeciliği” seviciliğini açıkça ilan etmişken, ona saldıran yapılar aynı faaliyetlerini açıkça ilan edemiyorlar.
Bütün hepsinin içi Türkiyeli illegal yerleşik dolu, hepsi “bu toprakları yurt bilmiş insanlar” edebiyatı ile ekmek kovalıyor ve bugün hepsi gerçek manada Ankara’da.
Hiçbirinin içinde bir tane Rumca konuşan Kıbrıslı yok, hiçbirinin “bu toprakların gerçekten yurdu” olmuş bu insanların düşüncelerinden haberleri yok ve bugün hiçbiri gerçek manada Lefkoşa’da değil.
Bu durumda Türkiye size maddi ve manevi destekte bulunmayıp sizinle aynı şeyi yapan başka yapılara bulunuyorsa, bunun tek nedeni onların bunu karşılıklı sizin ise gönüllü yapmanız olabilir.
Herhangi bir siyasi yapıyı ya da Kıbrıs’ı konuşan birini dinlerken sadece bir şeyi unutmayın yeter…
Kıbrıs’ta yerleşimci sömürgeciliğinden bahsetmeden işgal, işgalden bahsetmeden yerleşimci sömürgeciliği konuşulamaz.
İşte bu kadar basit.