Kıbrıs’tan Ukrayna’ya “tek millet” yalanı

Oz Karahan

Oz Karahan – Avrupa Gazetesi (06.03.2022) – Herşeyin yanında Ukrayna krizi bir de “tek millet” söyleminin sadece Türkiye’ye mahsus olmadığını gösterdi bize.

Putin Ukrayna harekatı öncesinde ve sırasında yaptığı bütün konuşmalarında “Ukraynalı diye bir millet yoktur, biz tek milletiz” sözlerini tekrarlayıp durdu.

Elbette bu Ukrayna’ya başlattığı harekatı Rusların bir “iç meselesi” gibi gösterme amacıyla yapılan nafile bir söylemdi.

Aynı Türkiye’nin Kıbrıs ve Türkçe konuşan Kıbrıslılar için yaptığı gibi.

Ama Ukraynalılar ve Türkçe konuşan Kıbrıslılar arasındaki fark bu işgalci söyleme ne inanan veya savunan bir tane Ukraynalının olmaması.

Tesadüfün bu kadarı olur ki henüz birkaç hafta evvel içinde solcularında yer aldığı bir kısım insanımız “Kıbrıslı diye bir millet yoktur” fikrini tekrar dile getirmeye başlamıştı bu topraklarda.

Bu konuda yazdığım onlarca yazının sonuncusunu “Dil Önemli-4: Milliyetçilik” başlığıyla detaylı bir şekilde ele almıştım Avrupa gazetemizdeki bu köşeden.

Bugün Ukraynalılar kimine göre haklı, kimine göre haksız olan mücadelelerini kendi milletleri ve devletleri için kendi sembollerini kullanarak veriyorlar.

Putin’in “Ukraynalı diye bir millet yoktur” ve “biz tek millet” söylemine ise dünya televizyonlarında üniversite profesörleri ve siyaset bilimciler “bir deli saçması” diyorlar.

Putin’in bu zırvaları hakkında fikri sorulan Rochester Üniversitesi tarih profesörü Matthew Lenoe de benim geçtiğimiz haftalarda “Kıbrıslı milleti” üzerine yazdıklarımın ve bugün bütün uzmanların “Ukraynalı milleti” üzerine söyledikleriyle aynı doğrultuda cevaplar veriyor.

Üniversitenin resmi yayın organlarında da yayınlanan söyleyişide kendisine “millet ne demektir” diye sorulduğunda şöyle cevap veriyor:

“Yaygın inanışın aksine milletler, kökenleri uzak geçmişte olan, yüzyıllardır ya da binyıllardır var olan bir şeyler değildir… Çoğu zaman bir milletin doğuşu sınırları tanımlanmış bir devletle ele ele gider”.

Sonrasında Ukrayna devletinin adının sadece 1918’lerde ortaya çıktığının doğru olduğunu ama devletin doğuş tarihlerin eski ya da yeni olmasının bir milletin oluşup oluşmaması ile hiçbir bağlantısı olmadığının altını çiziyor ve ekliyor “kısaca bugün Ukraynalı milleti vardır”.

Kendisine aynı zamanda devlet ve millet olma dışında Putin’in iddia ettiği gibi “ayrı bir Ukraynalı tarihi diye birşeyin olmadığı” iddiası sorulduğunda ise “bu doğru değil” diyor ve tarih boyunca bir bölgede yaşamış tüm devlet, medeniyet ve etnisitelerin milletin tarihi ve kimliğini oluşturan etkenlerden olduğunun altını çiziyor.

Siyasi kavramların bugün tüm dünya tarafından neredeyse modern karşılıları aynı şekilde kabul edilmişken büyük devletler veya emperyalist güçler bazı kavramlara hala kendi çıkarları için hegemonik tanımlamalar yapmak isteyebiliyor elbette.

Tabi kavramların bazıları tarafından dünyanın kabul edildiği şekillerinden farklı olarak tanımlanmaya çabaları aynı “Ukraynalı diye bir millet yoktur” ya da “Kıbrıslı diye bir millet yoktur” örneklerinde olduğu gibi boş bir uğraş olmaktan başka bir noktaya varamamakta.

Bu bir “Ukrayna krizi” değerlendirme yazısı değil.

Peki böyle bir yazıyı neden mi kaleme almak istedim?

Bugün Ukraynalılar tam bağımsızlığına sadece 1991 yılında kavuşmuş devletleri, yeni oluşturdukları sembolleri ve kendi “milletlerinin” varlığı için mücadele ederken, bazı insanlarımızın 1960 yılında kurulmuş devletlerinin, geçmişi çok uzun olan sembollerinin ve “milletlerinin” varlığını inkar ederek bir “bağımsızlık” mücadelesi veremeyeceklerini bir kere daha anlatmak için…

Kıbrıs ile Ukrayna arasındaki her türlü benzerliğin konuşulduğu bugünlerde bir de fark konuşalım istedim.

Başkaları tarafından yok sayılnan “kimliği” için mücadele veren bir toplum ile, işgalcisinin tam da istediği gibi “kimliği”nin yokluğunu savunan dünya tarihinde eşi benzeri olmamış bir toplum arasındaki farkı.