“İç hatlar” meselesinin arka planı

Oz Karahan

Oz Karahan – Avrupa Gazetesi (24.01.2022) – Bir “sol” aktivist karakola çağırılıyor ve “Erdoğan’a boyun eğmeyeceğiz” diyor.

Halbuki işgal bölgesindeki sözde seçim “demokrasi şölenine” karşı duramayarak çoktan eğilmiş.

Benzeri başka bir “sol” grup piyasaya çıkıyor “o sarayı yaptırmayacağız” diyor.

Halbuki meselenin bir bina olmadığını anlayamamış, işgal makamları için yine “demokrasi şöleni”nde yerini almış.

İşgal bölgesindeki en büyük “sol” partinin yetkilisi kızıyor ve “Ercan’ı Türkiye’nin iç hattı yaptırmayacağız” diyor.

Halbuki ismi “Ercan” olan o havalimanının zaten Türkiye’nin iç hattı olduğundan habersiz, Türkiye’nin işgal vilayetinin “demokrasi şöleni”nde “vekil” olarak caka satıyor.

“Yaptırmayacağız”lar “ettirmeyeceğiz”ler gerçekte olup bitenlere paravan olmaya devam ediyor.

Bu işgal bölgesinde Timbu (Ercan) havalimanının Türkiye’nin iç hattı olması ile ilgili gündem de böyle birşey işte.

Hadi bu yazı ufak bir soru-cevap olsun, sonrası da size kalsın.

Birlikte bu konuyu ufakça irdelerken aslında sorunun “bu konu” olmadığını anlatabilirim umarım.

Konu “iç hat” meselesi.

UBP’li Faiz Sucuoğlu Türkiye’ye gidiyor ve kiminle görüşüyor?

Binali Yıldırım.

Türkiye’de kabuğuna çekilmiş bu siyasetçinin adını en son ne zaman duyduk?

Sedat Peker’in uyuşturucu kaçakçılığı ve kara para aklama ile ilgili konuşmalarından.

Peki bundan sadece iki ay evvel ne olmuştu?

Hollanda devleti Binali Yıldırım’ın kara para akladığını tespit etmiş ve sonrasında Binali Yıldırım’ın bu ülkedeki şirketini ve servetini başka ülkelere taşıdığı iddia edilmişti.

KKTC denilen yapıda yakın zamanda hangi iş “resmi” hale geldi?

Bankaların küçük bir yüzdelik karşılığında para aklaması.

Uluslararası uçuşlarda gümrük yasaları neyi yapmanıza izin vermez?

10 bin Euro ve üzerinde bir nakit ile beyansız seyahat etmenize.

Peki iç hat uçuşlarında böyle bir limit söz konusu mudur?

Hayır.

Hollanda devletine göre bu işin uzmanı olan bir şahıs, işgal bölgesindeki “resmileşmiş” kara para aklama sektörünü daha da hareketlendirmek için, belki de servetini sakladığı Avrupa devletlerinin üzerine gitmeye başladığından daha güvenli bir “kasa” yaratmak adına bu öneride bulunması isabetli olabilir değil mi?

Sadece birkaç makul ve güncel soruyla geldiğimiz nokta bu işte.

Bu örnekte göstermek istediğim, sloganları bir kenara bırakıp birazcık daha zor olanı denemenin, yani düşünmenin, analiz etmenin ve bütün bunları gaile ile yapmanın bizi götürdüğü yerin daha isabetli olabildiği bu hayatta.

Ama acaba bazılarımızın ikinci seçeneklere uzak olduklarından mı, ikinci seçeneklerin meşakatli olduğundan mı, yoksa ikinci seçenekelerin üzerine gitmenin her zaman bedeli daha ağır olduğundan mı bunları seçmediğini bilmiyorum.

Aslında bunun cevabı bugün bu topraklardaki bütün soruların cevabından daha önemli sanki…

Ama o cevabı size bırakıyorum.