Oz Karahan – Avrupa Gazetesi (10.01.2022) – Yine küçücük adanın iki yakasında iki farklı gündem var.
Adanın özgür bölgelerinde BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in son raporu sağlam kafalar tarafından sağlam bir şekilde konuşuluyor.
Anti-depresanın konyağın yanında leblebi gibi tüketildiği adanın işgal bölgesinde ise bir kişi bu rapor hakkında ağzını açmıyor.
Bu raporun önemi ise neredeyse malumu ilk defa ilan ediyor olması.
Guterres’in birkaç gün evvel yayınladığı kapsamlı raporunda “iki toplumlu iki bölgeli federasyon” terimini kullanmaması Rumca konuşan Kıbrıslı toplumunun gündemindeki en önemli konu oldu.
Kıbrıslı toplumunun yüzde 82’sini oluşturan Rumca konuşan Kıbrıslıların tercih ettiği üniter çözüm, yani cebinizde kimliğini taşıdığınız Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönüş fikrini destekleyen siyasi cepheler, bunu BM’nin aynı geçmişte federasyonun masaya gelmesi oyununda olduğu gibi Türkiye’nin arzuladığı tarafa yani iki devletliliğe yöneldiği anlamına geldiğini yazdılar, çizdiler, söylediler.
Bu defa yalnız da değildiler bunları söylerken.
Artık Kıbrıs’ta “federal çözüm” masalının başımıza bela olmasının en büyük aracı AKEL bile bu yeni olmayan duruma sesini çıkartma gereği duydu ve partinin yayın organı Haravgi “BM Genel Sekreteri’nin raporunda iki toplumlu iki bölgeli federasyona atıf yok” başlığıyla rapor hakkında bilgileri paylaştı.
Raporda çözüm şekli olarak “iki toplumlu iki bölgeli federasyon”a atıfta bulunulmamasının yanısıra Guterres “Kıbrıs’ta müzakere edilmiş bir anlaşmaya ulaşma olasılığı için zaten az olan inanç daha da azalmıştır” diyerek BM’nin yeni pozisyonunu açıkça dile getiriyor.
Aslında bu malumun ilanı 18 Eylül 2020 tarihinde Kıbrıslılar Birliği tarafından dünyaya üç dilde yayınlanan “Federasyon masalı bitti – Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönüşün zamanı” isimli bildiride yapılmıştı.
Daha Ersin Tatar koltuğuna oturmadan BM’nin önerdiği 5+1 (Rumca konuşan Kıbrıslılar, Türkçe konuşan Kıbrıslılar, Yunanistan, Türkiye, Birleşik Krallık ve Birleşmiş Milletler) toplantısında Türkiye’nin iki devletli çözümü masaya getireceği Kıbrıslılar Birliği tarafından öngörülmüş ve bu gerçekleşmişti.
Kıbrıslılar Birliği’nin bugün tüm dünyada en bilinen Kıbrıslı toplumsal hareket olmasının bir sebebi de üç dilde yayınladığı ve dünya üzerindeki tüm uluslararası ve hükümetlerarası örgütlerle paylaştığı bildirilerdeki tutarlılık ve söylediklerinin gerçekleşmesi aslında.
Ancak Kıbrıs’ta ertesi gün yaşanacakları bilmek için müneccim olmaya gerek yok elbette.
Türkiye’nin Denktaş ile birlikte masaya getirdiği ve federalistlerimizin de kullanmayı sevdiği sıfata sahip olan “Türk tezi” federasyonun, bu adadaki işgal ve yerleşimci kolonizasyonunun tamamlanmasında bir araç olduğunu biliyoruz.
Bu yüzden Türkiye’nin kendisi için şartlar olgunlaştığı zaman, yani işgal bölgesindeki nüfus yapısında kendisine hiçbir toplum liderliği seçiminde sürpriz yaşatmayacak bir noktaya ulaştığı zaman bu tezin ortadan kalkacağını analiz etmek de zor değil.
Uzun lafın kısası, senelerdir bu köşeden yazdığım gibi konjonktürel bir siyaset olan “Kıbrıs’ta federasyon” safsatasının resmi olarak son bulduğunu görüyoruz.
Ne Rumca konuşan Kıbrıslıların, ne Türkiye’nin, ne illegal yerleşiklerle elinizden alınırken ses çıkarmadığınız temsiliyet makamınız “toplum liderliği”nizin istemediği bu safsatayı savunmanız aslında statükoyu savunmanız manasına gelmektedir.
Kıbrıs’ta sadece iki gerçeğin var olduğunu artık hep birlikte kabul etmenin zamanı geçti bile…
Bu gerçekler ne diye sorarsanız, biri 1960 yılında kurulan üniter Kıbrıs Cumhuriyeti, ikincisi ise Türk işgalidir tabii ki…
Bugün toplumumuzun bir kısmı, hala bu ikisinin kabından da ekmek yediği için kendilerini bitiren zamanı geçmiş konjontürel çözüm ve oyunları terk edemiyor.
Ancak bu sebepten dolayı iki taraf da haklı olarak toplumumuzu “ekmek yediği kaba tükürmekle” suçluyor.
Bugün hala şansınız varken 1960 yılında kurduğunuz ve ortağı olduğunuz cumhuriyetinize dönmek için mücadele verebilirsiniz.
Çünkü yine her zaman söylediğim ve açıkça görüldüğü gibi çok yakında o seçenek de Türkçe konuşan Kıbrıslıların elinden tamamen uçup gitmiş olacak.