Oz Karahan – Avrupa Gazetesi (20.12.2021) – Türkçe konuşan Kıbrıslıların siyasi cephelerinde herkes işine geldiği günü “dönüm noktası” ilan etmiştir her zaman.
İşine gelenin bir seçim gününü, işine gelenin bir miting gününü, işine gelenin herhangi bir günü “ölüm kalım” anı olarak paketleyip milletin önüne sunmasına hepimiz alıştık.
Geçtiğimiz günlerde Cumhuriyetçi Türk Partisi lideri Tufan Erhürman bu geleneği bozmayıp, sahte devletin çoğu illegal yerleşik olan vatandaşlarının katılımıyla yapılacak ve sonucu bugünden belli olan sözde seçimini en önemli seçim ilan etti.
Koltuk için seçime katılacak olan tüm siyasi particiklerin liderleri de aynı mesajı vermekteler.
Doğal olarak bu partilerden medet uman insanlarımız da sonucu şimdiden belli olan bu seçim piyesindeki rollerini ciddiye alarak, bu şarlatanlığa alet olmayacak insanlarımıza saldırıya başladılar.
Büyük bir kavga ve suçlama fırtınası devam ediyor haftalardır.
Zaman ise önümüze o kadar çok turnusol kağıdı niteliğinde anektodlar çıkarıyor ki bu arada…
Örneğin Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin illegal yerleşik adayının 22 Ocak 2018 tarihinde saldırıya uğrayan Afrika gazetesini kınadığı bildiri bugünlerde sosyal medyada dolanmakta.
Aynı bildiride illegal yerleşik adayın şu anda aynı partide yer aldığı CTP’li Doğuş Derya’ya da saldırmış olduğu görülüyor.
Hepimizin bildiği gibi Doğuş Derya 22 Ocak 2018’de gerçekleşen saldırılar sonrasında Afrika gazetesinin adını ağzına almamış bir kişi olmasına karşın her sene 22 Ocak günü yaşananlar üzerinden prim yapmayı ihmal etmemekte.
Anlaşılan bugünkü durumu da koltuk uğruna sinesine çekebilmiş.
Peki ya tüm CTP ailesinin Afrika gazetesine karşı gerçekleşen saldırıları azmettiren ve kendi milletvekillerinden birini hedef gösteren derneklerden birinin başkanını milletvekili adayı göstermesine ne demeli?
Mide dediğimiz organın “dayanıklılığı”nın herkeste farklı olduğunu biliyoruz, ama bu kadarı da pes değil mi?
Bu topraklarda “pes” olmuyor işte!
Çünkü Türkçe konuşan Kıbrıslı toplumu bunları ilk defa yaşamıyor…
Ve toplumumuzun bugüne kadarki karnesi aslında çoğumuzun midesinin normal insanlarınkinden daha “dayanıklı” olduğunu üzücü bir şekilde dünyaya gösteriyor.
Geçtiğimiz günlerde yine Afrika gazetesine karşı Türkiye Cumhuriyeti elçiliği, pardon, valiliği tarafından organize edilen girişim hakkında kaç kişinin sesi çıktığına bakmamız yeterli aslında bu gerçeği kabullenmek için.
Kıbrıslıların sonunu hazırlayan şeyler konusunda bazen dış güçleri, bazense içimizdeki işbirlikçileri suçluyoruz.
Ancak bu tür günler hepimize asıl suçlunun bazılarımızın dayanıklı işkembelerinin olduğunu hatırlatmakta.