Oz Karahan – Avrupa Gazetesi (29.11.2021) – Yazılarımda sık sık “siyasi elit” terimini kullanırım.
Bu terimi kullandığım her yazıda da somut olarak nelerden ve kimlerden bahsettiğimi belirtirim.
Örneğin Rumca konuşan Kıbrıslı toplumu içindeki mevcut statükodan fayda sağlayan siyasi eliti tanımlarken, bunların sözde birbirlerine zıt gibi görünen ama süregelen durumda diyalektik bir ilişki içerisinde menfaat sağlayan “federasyoncu” DİSİ ve AKEL partileri olduğunu defalarca yazmışımdır.
2017 yılındaki Crans Montana görüşmelerinin tutanaklarının yayınlanmasından sonra Kıbrıs’ın özgür bölgelerinde kopan fırtına Nikos Anastasiadis’in “ulusal birlik” fotoğrafı ile biraz kesildi.
Nikos Anastasiadis, meclis içerisindeki partilerin başkanları için bir yemek verdi.
Bildiğiniz gibi Temsilciler Meclisi içerisinde yer alan Rumca konuşan Kıbrıslılara ait partilerin başkanlarının hepsi aynı zamanda Rumca konuşan Kıbrıslı liderliğinin “Ulusal Konseyi” içerisinde de yer alıyor.
Bu yemekte Anastasiadis bir yanına ELAM’ın lideri Hristos Hristu’yu, onun yanına da AKEL lideri Stefanos Stefanu’yu oturtuyor.
Şimdi “ne var yani, bütün liderlerin katıldığı bir yemek işte” diye düşünebilirsiniz.
Ama o kadar basit değil işte…
Bu yemekten bir hafta önce ideoloji defterini rafa kaldırıp sadece bir yolsuzluk tarikatı olarak hizmet veren AKEL partisi tüm örgütleriyle Anastasiadis’in istifası için bir miting düzenlemişti.
Meclis içinde ve kameralar karşısında ellerine geçen her fırsatta ELAM ve liderine faşistlik basan AKEL ve liderinin, hem bu kişiyle hem de “meşruiyeti kalmadığını” iddia ettikleri Anastasiadis ile yanyana aile fotoğrafı vermesi insanları doğal olarak çileden çıkarmaya yetti.
O kadar ki, Yasemin Hareketi ve gazetemizin genel yayın yönetmeni Şener Levent ile 2019 yılında katıldığımız Avrupa Parlamentosu seçimlerinde bize saldıran birçok AKEL yancısı federalist bile bugün Stefanu’ya veryansın etti.
Tabii AKEL’in eteklerinin altına saklanarak siyaset yapmaya çalışan Türkçe konuşan Kıbrıslı particikler, örgütcükler ve onların başındaki kişiciklerden ses seda yok.
Dün bize Rumca konuşan Kıbrıslıların EDEK gibi sosyalist partileriyle görüştüğümüz için ‘faşistlik’ damgası vurmaya çalışan bu cephelerin şeref ve onur seviyesinin Stafanu’nun biraz altında mı yoksa biraz üstünde mi olduğunun kararını ise siz değerli okurlarımıza bırakıyorum.
İşgal altındaki bir toplumu ideolojik temellerde bölmenin her zaman yanlış olduğunu savunan bir insan oldum.
Ancak bu topraklarda bu yanlışı en çok yapanların, en az ilkeli kişiler olduğunu, bu ve tüm bunları sadece kendi çıkarları için yaptıklarını, bugünkü gibi canlı örneklerle her zaman anlattım ve anlatmaya devam edeceğim.