Oz Karahan – Avrupa Gazetesi (22.11.2021) – Yine tüm Kıbrıslıları ilgilendirmesine rağmen Kıbrıs’ın özgür bölgelerindeki gündemin ana başlığını oluşturup Kıbrıs’ın işgal altındaki bölgelerinde üzerine değinilme gereği görülmeyen bir konu ile karşı karşıyayız.
2017 yılının Temmuz ayında gerçekleşen Crans Montana zirvesine ait görüşme tutanakları Fileleftheros gazetesi tarafından yavaş yavaş yayınlanıyor.
Ve yayınlanmaları ile birlikte özellikle federalist çevrelerin bu geçen yıllar boyunca dillerine pelesenk ettikleri iftiraları birer birer ortaya çıkıyor.
Herhalde o iftira ve yalanların başlıcası “Türkiye kapalı kapılar ardında Anastasiadis’e sıfır garanti ve kademeli olarak sıfır asker teklif etti ama Anastasiadis bunu kabul etmedi” hikayesiydi.
Kıbrıs’ın özgür ve işgal altındaki bölgelerinde faaliyet gösteren federalist cepheler dört senedir bu masalı anlatarak Crans Montana’daki masanın çöküşünden sadece Anastasiadis’i sorumlu tutuyordu.
Burada size görüşme tutanaklarında geçen diyalogları teker teker yazmayacağım.
Ancak bu belgelerin bize açık açık gösterdiği dört konu var:
Birincisi, Türkiye hiçbir zaman “sıfır asker ve sıfır garanti” gibi bir ihtimali kimseye sunmamış ve özellikle adadaki Türk askerlerine ne olacağı konusuna değinmemeyi tercih etmiş.
İkincisi, Anastasiadis karşı taraftan adadaki yabancı askerlere ne olacağı ile ilgili konu hakkında net bir tavır görmeden herhangi bir şey yapmayacağını belirtmiş.
Üçüncüsü ve tutanaklarda en çok göze çarpan konulardan biri Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres taraflar ile görüşürken herkese farklı ve eksik bilgi vermiş.
Dördüncüsü ve en önemlisi ise Türkçe konuşan Kıbrıslıları temsil için toplantıya katılan Mustafa Akıncı’nın görüşmelerde bir figüran bile olamaması.
Kıbrıs’ın özgür bölgelerinde bu tutanakların ortaya çıkmasından sonra AKEL ve diğer federalistlere büyük bir kızgınlık doğmuş vaziyette.
Aslında birçok şeyden suçlu olan Anastasiadis ise bir anda melek oldu insanların gözünde.
Kıbrıs’ın işgal bölgesinde bu görüşme tutanakları ile ilgili çıkan tek tük yazılarda ise diyaloglar manipüle edilip Crans Montana’da yaşananlar ile ilgili Anastasiadis sorumlu tutulmaya devam ediliyor tuhaf bir şekilde.
Yalanlar ile siyaset ve propaganda yapmanın kimseye fayda sağlamadığını bir kere daha görüldüğü noktadayız her zamanki gibi.
Çünkü biliyorsunuz yalanların ortaya çıkma gibi kötü bir huyu vardır.
Kıbrıslılar Birliği’nin önerdiği “Toplum Liderliği ve ‘KKTC Cumhurbaşkanlığı’ birbirinden ayrılmalıdır” çözümü için mücadele verilmediği müddetçe artık hangi masa kurulursa kurulsun orada oturmayacağımız kesin.
Ama itiraf etmeliyim ki bu görüşme tutanaklarını okuyunca meselenin bir masada oturmak değil taraf yerine konulacak bir ağırlığınızın olması olduğunu hatırlamış bulundum.
Çünkü hangi masada oturursanız oturun dik durmanızı sağlayacak şey oturduğunuz makam koltuğunun sırtlığı değil, omurganızdır.