Önce kimlikle girişi kaldırın sonra avro’ya geçersiniz

Oz Karahan

Oz Karahan – Avrupa Gazetesi (21.11.2021) – Her sene bu zamanlar gündeme gelir Kıbrıs’ın işgal bölgesindeki para biriminin Avro olmasıyla ilgili konu…

Daha önceleri konu ile ilgili çalışmalar olduğu hikayeleri temcit pilavı gibi masaya konur, yürekler rahatlatılır…

“Uzmanlar” konuşur, halk “vallahi neçin geçmeyik Avro’ya” der, hatta bazıları bunun olacağı ile ilgili rüyalar görmeye başlar.

Adresi belli olmayan fikirler, demeçler, söylemler…

Aynı “Bu Memleket Bizim Platformu”nun “bu memleket bizim, biz yöneteceğiz” pankartı gibi.

İçinde geçen “biz” kelimesinin kim olduğu ve cümlenin kime söylendiği meçhul bir durum…

Gerçi en son mitinglerde yılların sloganı ve pankartını “bu memleket bizim, biz yönetelim” yapıp adresi Türkiye yerine halk olarak değiştirmişlerdi.

İşgal altında “yönetelim” demekle yönetme olacağını düşünerek…

Avro’ya geçme konusu da böyle bir konu işte.

İşgal altında sanki Avro’ya geçelim diye bağırırsa tüm halk, bunun olacağına inanmak gibi bir şey.

Türkiyeliler açlıkla sınanırken, Kıbrıs’ı işgal eden devletleri Kıbrıslılara bir jest yaparak Avro kullanmalarına izin verir mi dersiniz?

“Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti’ne ben pasaport göstererek mi girecekmişim lan” diyen Türkiye halkına, yani geçtiğimiz günlerde TDP’li siyasetçilerden birinin bile kendi deyimiyle “gardaşlarına” ve “yoldaşlarına” bunu nasıl anlatacaksınız?

“Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti’ne ben pasaport göstererek mi girecekmişim” diyen bir kişi daha vardı Türk televizyonlarında, hatırlatmak isterim.

O da Türkçe konuşan Kıbrıslıların ve Türkiyelilerin bugün yaşadığı tüm ekonomik sıkıntıların başlıca mimarlarından Türkiye Cumhurbaşkanlığı’nın yani Recep Tayyip Erdoğan’ın ekonomi konusundaki başdanışmanı Yiğit Bulut.

Türkiye toplumu içinde yaşamış birisi olarak, Avro’ya geçme söylemlerinizin orada duyulmasıyla işiteceğiniz şeylerin ne olacağını size söylememe izin verin:

“Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti’nde Avro mu kullanacakmışım lan”…

Ya da “adamların maaşlarını da biz ödüyoruz, hem de Avro, ve yaptıkları nankörlüğe bak” gibi saçmalıklar…

Bu ve türevlerini sinkaflı ve sinkafsız versiyonları ile sizler çoğaltabilirsiniz…

İşin şakası bir tarafa bu hayaller içinde olan insanlarımız varsa bunları bir kenara bırakarak “işgal”in ne demek olduğunu hatırlamalarını tavsiye ederim kendilerine.

Ve “Türkiye’de ne varsa KKTC’de de olacak” sözlerini unutmamalarını.

Türkiye’deki ekonomistlerin hemfikir olduğu şey bütün bu içinden geçilen ekonomik sürecin henüz bir başlangıç olduğu.

Üniter Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönüş fikri yerine arzuladığınız tüm “çözümlerin” yolunun Türkiye’ye çıktığını sizlere tekrar tekrar hatırlatmak istemiyorum.

Bugün onun yerine ileride yaşayacaklarımızın TDP’lilerin deyimi ile “gardaşlık” ve “yoldaşlık” seçimlerinizin bedeli olacağını hatırlatıyorum.

Kıbrıslı toplumunun yüzde 82’sini oluşturan ve sizlerle birlikte üniter bir Kıbrıs Cumhuriyeti’nde yaşamak isteyen Rumca konuşan Kıbrıslılar ile gardaşlık ve yoldaşlık yapmak istememenin bedeli de diyebiliriz.