Oz Karahan – Avrupa Gazetesi (11.07.2021) – 6 Ekim 2020 tarihinde Avrupa gazetemizin manşetinde verilen haberi hatırlayalım mı?
Avrupa Gazetesi köşe yazarı Özay Hüseyin Kurtdere, bir akrabasının cenazesine katılmak için eşi ve kızıyla uçtuğu İzmir’den “Türkiye’nin aleyhinde faaliyet yürüttüğü gerekçesiyle” Türkiye’ye girişine izin verilmeden geri adaya gönderildi.
28 Aralık 2020 tarihinde bu ve diğer yaşanan gelişmeler ışığında “Kıbrıslılar için Silivri’nin yolu mu görünüyor?” başlıklı bir yazı kaleme almıştım.
O yazımda belirttiğim herşeye koşar adımla ilerlendiğini Mustafa Akıncı’nın Basın ve İletişim Koordinatörü Ali Bizden’in de Avrupa gazetesi yazarları ile aynı muameleyi görmesinden anlayabiliyoruz bugün.
Tabii bunlar henüz küçük yoklamalar.
Çok küçük…
Yavaş yavaş kaynayan bir tencerenin içindeki kurbağa hikayesinde olduğu gibi yaşadıklarınızın farkında değilsiniz ama şu anda Türkiye’deki insanlar ile aynı gündemlerin içinde boğulmuş durumdasınız.
Ve işin tuhaf tarafı bunu doğal karşılıyorsunuz.
Verdiğiniz günü birlik mücadeleler çaresiz bir Erdoğan düşmanlığı noktasında kalabiliyor en fazla.
Türkiye’nin 82. vilayetinde yaşar gibi mücadele vermekle övünüyorsunuz.
Siz Türk devletine karşı mücadele vermeyip Erdoğan’a karşı mücadele verirken Türkiye’den yasadışı yerleşimciler adaya akmaya ve Kıbrıslı gençler adadan kaçmaya devam ediyor.
Bir garip Ali Bizden’in ne suçu vardı da “Türkiye’nin aleyhinde faaliyet yürüttüğü gerekçesiyle” Türkiye’ye alınmadı acaba diye sordunuz mu kendinize?
En kısa zamanda onun başına gelenlerin sosyal medyada yazdıklarınız sebebiyle sizin de başınıza geleceğine emin olabilirsiniz.
Ama zannetmeyin ki kısa bir süre sonra Türkiye’ye gittiğiniz veya transit şekilde uçmaya kalktığınız zaman sizi KKTC’ye paketlemekle yetinecek Türk devleti…
Türkiye’nin sizden başka paket planları da var.
Bu “suçlarınıza” KKTC’de çekeceğiniz yasal cezalar da eklenecek yakında…
Bütün bunlara KKTC-TC vatandaşlarının Türkiye’ye paketlenmesi gibi yenilikler de eklenecek çok yakında…
Mustafa Akıncı’nın Türkiye için “sığınacak tek limanımız” demesinin üzerinden çok geçmedi.
Yavru vatan değil, bir yavru köpek gibi “sığınacak liman” olarak başkalarını aramayın çünkü kabahatleriniz çok büyük.
Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yani kendi öz devletinizi en küçük bir krizde terk ettirenlerin peşinden gittiniz.
Bugün Türkiye limanına almıyor sizi…
Rumca konuşan Kıbrıslılar da kendilerini bir liman olarak görmenizi istemeyecektir doğal olarak…
Bir toplum başka bir toplumu sığınacak liman olarak görecek kadar aciz ve zavallı nasıl olabilir ki zaten.
Bir yavru köpek gibi başkalarına liman gibi sığınmak yerine, kurduğunuz devlete, yani Kıbrıs Cumhuriyeti’ne sığınarak oradaki haklarınız için mücadele etmek mi istiyorsunuz geç olmadan?
O zaman önce yazarı dahil, herkesin terk ettiği “Türk tezi” federasyon hayallerinizi bir kenara bırakacaksınız…
Çünkü aksi halde Kıbrıs Cumhuriyeti, bir sonraki paketleneceğiniz yer değil, Londra’ya giderkenki transit geçeceğiniz yer olacaktır sadece.
Beklediğiniz her gün sizi ikincisine daha çok yakınlaştırıp, ilkini artık sizin için bir seçenek olmaktan çıkarırken, yapmanız gereken “ya Kıbrıs Cumhuriyeti, ya Türkiye Cumhuriyeti” seçimi hala önünüzde bekliyor.