Dünya pandemiden faşizme doğru koşarken

Oz Karahan

Oz Karahan – Avrupa Gazetesi (05.07.2021) – COVID-19 pandemisi devam ediyor.

Kıbrıs’ın özgür bölgelerindeki vakalar da artıyor.

Yaz turizminden medet uman ülkelerin çoğu test sayılarını azalttı bile.

Ancak burada yapılan test sayıları her geçen gün artıyor.

Yeni açıklanan önlemler ile de daha da artacak çünkü ofislerinde çalışan insanların daha sık bir şekilde test yaptırması kararı alındı.

Fazla test fazla vaka demek.

Fazla vaka ise dünyanın yeni nesil bir faşizmle tanışması demek.

Yanlış anlaşılmasın, test yapılmasın manasında bunları söylemiyorum.

Yapılsın elbet.

Ama söylemek istediğim bu pandemi sürecinin farklı bir noktaya evriliyor olması.

Bu evrilme artan vaka açıklamaları ile Kıbrıs’ın özgür bölgelerinde açıkça dillendirilmeye başlandı.

İnsanların aşı olmaya zorlanması için devlet elinden geleni yapıyor.

Önce aşı yaptıranlara teşekkür paketleri verileceği açıklandı.

Sonrasında aşı olmak istemeyen gençlere Nikos Anastasiades “bir açıksöz sizsiniz değil mi” dedi.

Bugün yeni önlemlerle artık neredeyse testsiz sokağa çıkmanıza bile izin verilmeme noktasına doğru ilerliyoruz.

Üç günde bir test…

Elbette bütün bunların amacı insanları aşı olmaya zorlamak.

En son olarak da açıkça aşı olmayanlar için özel bir bileklik takılması önerisi gündeme geldi.

Aynı Nazi Almanya’sında Yahudilere taktırılan sarı rozetler gibi.

Bu aşı konusunda mümkün olduğunca direkt “devlet zorlaması” olmadığı izlenimi vermek için sabah akşam yapılan propagandalar ile mahalle baskısı artmış durumda.

Aşı karşıtı olmanıza gerek yok.

Sadece uzun vadede etkilerinin ne olacağı belli olmayan aşıları yaptırmak istememeniz bile toplum tarafından canavarlaştırılmanıza yetiyor.

Hatta televizyonlarda “pek saygıdeğer” gazeteciler aşı olmayanlar için açıkça “bir siz akıllısınız, yarın biz aşı yapınca bize bir şey olacak ama siz kurtulacaksınız, yok öyle bir şey, anca beraber kanca beraber” diyebiliyorlar.

Psikolojik bir rahatsızlıktır bazılarının hasta oldukları zaman etrafındakilerinde hasta olmasını arzulaması.

Görünen o ki aşı olan kişilerde buna benzer bir rahatsızlık tetiklenmek isteniyor.

“Yarın aşıdan dolayı bir şey olacaksa hepimize birden olsun” gibi bir düşünce sanıyorum…

Bileklikler, özgürlük kısıtlamaları, aşı zorlamaları…

Yirmibirinci yüzyılda bundan daha bariz bir faşizm provası olamaz heralde.

Dünya üzerindeki neredeyse bütün devletlerinin anayasalarına aykırı bir durum.

Aynı zamanda insan haklarına da…

Ama ses çıkaran yok.

Kendilerine solcu diyen liberaller cadı avında en önde bu faşizme alet oluyor her yerde.

Son iki yüz yıldır insanoğlu olarak doğayı ve kendi türümüzün doğal seleksiyonunu ortadan kaldırdığımız için zayıf insanların çoğunlukta olduğu bir dünyada, biz de yaşadıkça devrimci olmaya devam edeceğiz ve öyle öleceğiz.

Aşı karşıtı değilim, aşı olanlara saygı duyuyorum, ama ben beklemek istiyorum. Ve egemen güçlerin otoriteleri ve onların yönettiği zayıf insanlar, kararlarımdan dolayı özgürlüklerime faşizan tavırlarla saldırdıkça daha da çok beklemeye kararlıyım…