EOKA ve Türkçe konuşan Kıbrıslılar

Oz Karahan

Oz Karahan – Avrupa Gazetesi (04.07.2021) – “Kıbrıslı Savaşçıların Milli Örgütü” yani aklınıza kazınan kısaltması ile EOKA.

Gerçek ismini muhtemelen hayatınızda hiç duymadınız ya da size unutturuldu.

Okulda veya askerdeki eğitimlerde size “Yunan Savaşçılarının Milli Örgütü” diye öğretilmiş de olabilir.

Hepsinin bir nedeni var elbet…

En iyi arkadaşları Rumca konuşan Kıbrıslılar olan “sağcı” dedelerinizin, nenelerinizin ebeveynlerinize ve size bundan bahsetmemesinin de bir nedeni olduğu gibi…

Bir iki jenerasyon geriye gidince ailenizin içinde Rumca konuşan Kıbrıslı olduğunu kazara öğrenmenizin bir nedeni olduğu gibi.

Bugün popüler olan DNA testlerinden yaptırıp, sonucunda hiçbir Türk akrabanız çıkmamasına karşın en çok Rumca konuşan Kıbrıslı akrabalarınızın çıkmasının da bir nedeni olduğu gibi.

Evet, bütün bunların nedeni aslında hayatınızın bir yalandan ibaret olması…

Gerçeklerin, bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır.

Ancak Kıbrıs gibi olguların hızla değiştiği yerlerde gerçekler ortaya çıkana kadar yalanları temizlemek için iş işten geçmiş olur…

O yüzden gerçeklerin kendiliğinden ortaya çıkmasını beklemeden kollarınızı kendinizin sıvaması gerekiyor.

Bu “Kıbrıslı Savaşçıların Milli Örgütü” içerisindeki görev yapmış Türkçe konuşan Kıbrıslılar konusu da böyle bir konu işte.

Evet, ilk EOKA, adı ile uyumlu olarak bünyesinde Türkçe konuşan Kıbrıslıların da yer aldığı bir örgüttü.

İngiliz sömürgeciliğine karşı “hürriyet” sloganlarıyla mücadele ediyordu.

Bizlere “faşist” bir örgüt diye lanse edilmesinin de bir sebebi var.

O sebep elbette ki İngilizler…

Birkaç sene evvel, şu anda hayatta olan efsanevi Marksist liderlerden Filipinler Komünist Partisi kurucusu Jose Maria Sison, Uluslararası Kadın İttifakı eski Başkanı Liza Maza ve Filipinler Ulusal Demokratik Cephesi’nden Fidel Agcaoili ile Kıbrıslılar Birliği adına bir görüşmem olmuştu.

Jose Maria Sison ile Kıbrıs hakkında konuşurken bana Filipinli gerillaların eğitimlerde EOKA’yı okuduklarını söylemişti.

Buna şaşırmayı bırakalı çok oldu çünkü şu ana kadar dünyanın dört bir yanında katıldığım bütün siyasi toplantılarda dünya anti-emperyalistleri zannettiğinizin aksine AKEL’den değil EOKA’dan ve onun mücadelesinden haberdarlar Kıbrıs konusunda.

İlk EOKA başta Afrika olmak üzere o dönem dünyanın dört bir yanında gerçekleşen sömürge karşıtı hareketlere destek vermiş ve ilham olmuştu.

Bu mücadelenin kırılması içinse İngilizler TMT’yi kurdurmuş ve Türkçe konuşan Kıbrıslıları kullanarak Kıbrıs’ta “böl ve yönet” politikalarını gerçekleştirmek istemişti.

Tabii burada EOKA ve EOKA B’yi birbirinden ayırmamız gerektiğini söylememe gerek var mı?

Bu söylediklerimizin hepsi Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşuna kadar faaliyet gösteren EOKA için geçerli.

İlk EOKA içerisinde silahlı olduğu gibi silahsız olarak da görev yapan Türkçe konuşan Kıbrıslılar yer almıştı.

Silahsız görev yapanların bir kısmı İngilizlerin yanında “oksidari” polisliği yapan Türkçe konuşan Kıbrıslılardı.

Bu oksidari polis grubu EOKA’ya İngilizlerin karşı hamleleri ve planladıkları faaliyetleri hakkında bilgi vermekle sorumluydu.

EOKA içerisindeki Türkçe konuşan Kıbrıslılar, İngiliz istihbaratının TMT’ye verdiği bilgiler dahilinde TMT’ye öldürtüldü…

Hayatını kurtaranlar ise yurtdışına kaçabildi.

Aralarında kuvvetli olan figürler ise öldürülmek ya da TMT’ye katılmak arasında bir tercihe zorlandılar ve bu kişiler tabii ki TMT’ye katılmayı tercih ettiler.

EOKA’dan TMT’ye geçiş yapan kişilere öncelikle kendilerini kanıtlamaları için zor görevler verildi.

Bu görevler genellikle Türkçe konuşan Kıbrıslıların katledilme görevleriydi.

Örneğin Derviş Ali Kavazoğlu’nu tuzağa düşürüp katleden grup da “kendini ispatlamak” zorunda bırakılan solcular ve eski EOKA mensubu Türkçe konuşan Kıbrıslılardan oluşuyordu.

EOKA içerisindeki Türkçe konuşan Kıbrıslılar, 1950 yılında isimli ve imzalı olarak açık oylama ile yapılmış Enosis referandumunda “evet” oyu kullanmış Türkçe konuşan Kıbrıslılar ve bunun gibi birçok konu tüm toplumumuz tarafından hatırlanmalıdır.

KKTC denilen yapı içerisinde siyaset yapmış ve yapan kişilerin akrabaları da var bu insanlar arasında…

Beğenin ya da beğenmeyin, tasvip edin ya da etmeyin bunlar sizin tarihiniz, geçmişiniz.

Ben de birçok şeyi beğenmiyorum ama beğenmemem onların gerçekliğini değiştirmeye yetmiyor.

Örneğin ilk EOKA’nın hürriyet talebinin yanında Enosis talebi kabul edilemez.

Ancak benim bunu beğenmemem ve kabul etmemem, Enosis talebinin EOKA’yı o zamanın dünya anti-emperyalistlerinin gözünde eksiltmediği, bu yazının konusu olduğu gibi bazı Türkçe konuşan Kıbrıslıların da EOKA’nın yanında yer aldığı, 1950’lere kadar Enosis ile bir problemi olmayan Türkçe konuşan Kıbrıslıların bu tavrının İngilizlerin devreye girip örgütlediği yapılar neticesinde değiştiği gerçeklerini ortadan kaldırmıyor.

Bunlar bu toprakların gerçekleri…

Ve bütün bunların bize gösterdiği, bugün Kıbrıs’taki federalist “barış” güvercinleri gibi resmi tarih temelli, İngilizlerin “böl ve yönet” politikaları milatlı ve “hemşerilik” üzerine kurulu bir vatan paylaşımı tezi ile Kıbrıs’a bir çözüm aramanın doğruya hizmet etmediğidir.

Çünkü ne Rumca konuşan ne de Türkçe konuşan Kıbrıslıların en “ayrı” mücadelelerini bile tamamıyla ayrı vermediği, veremeyeceği yerdir Kıbrıs.

Unutturulmaya çalışılan geçmişimiz, Kıbrıs içinde yalanlar üzerine kurulu, yabancılar tarafından üretilmiş ve sağlamlaştırılmış tabuları yıkmak adına yeni çözümler aramak ve ucuz hümanizm yapmak yerine, önce gerçekleri kabullenmek ve bu gerçekler ışığında geçmişimizin kendi gibi ortak ama hatalarımızdan da arınmış bir gelecek için mücadele etmek mecburiyetinde olduğumuzu haykırmakta hepimize…