Oz Karahan – Avrupa Gazetesi (28.06.2021) – Girne’de yapılması planlanan heykele karşı insanlarımızın verdiği tepki azalmaya başladığı için normalde bu konularda yazmasam da bugün bir değişiklik yapmak istedim.
Heykele karşı olan görüşleri takip ettim.
Ancak her zaman olduğu gibi, bu olayı da toplumumuzu bilerek farklı bir açıdan değerlendirme ihtiyacı hissediyorum.
Girne talan edilirken, betona boğulurken, doğa katledilirken sesini çıkarmayan insanlarımızın bir heykel yapılacak diye ortalığı ayağa kaldırmasını nereden bakarsam bakayım samimi bulamıyorum.
Heykelin yapılacağı yere bir villa sitesi yapılacak olsaydı haberleri bile olmayacağı veya umursamayacakları halde konu bir heykel olunca ille de muhalefet olsun diye sesini çıkaran insanlara inanamıyorum.
Ben şahsen heykeli beğendim.
Kıbrıslı bir köylü figürü olması da hoşuma gitti.
O yüzden eserin kötü olduğu ile ilgili düşüncelere katılmıyorum.
İnşaatın yapılacağı bölgede doğanın katliama uğrayacağı bir gerçek ve bu kabul edilebilecek bir şey değil.
Ama söylediğim gibi, eğer orada bir konut inşaatı yapılsaydı bugün yaygara koparan insanlarımızı meydanda görebilecek miydik?
Girne’nin bugünkü hali bu sorumuza cevap verir nitelikte…
Öte yandan biraz da Polyanacılık yaparak, belki bu heykel inşa edilirse sırf onun silüeti zarar görmemesi için o güzelim doğaya daha fazla yapı da yapılmayabilir.
Bunları oraya bir heykel yapılmasını desteklediğim için ya da destekleme diğim için yazmıyorum.
Eğer yapılırsa bile benim oraya adım atmayacağım kesinken bugün bunu delicesine eleştiren kişilerin hafta sonları oraya şarap keyfi yapmak için gideceğini ve yurtdışından gelen misafirlerine heykeli göstererek hava atacağını bildiğimi belirtmek için yazıyorum.
Kıbrıslıları tanıyorum…
Muhtemelen oraya misafirlerini götürürken heykelin yapılmaması için sosyal medya üzerinde verdikleri şanlı mücadeleleri de anlatacak bu insanlarımız.
Neyse, proje devam ettiğine göre zaman kimin haklı olduğunu hepimize gösterecek.
Üzerinde düşünmemiz gereken şey, insanlarımızın heykel inşası için sökülecek ağaçlar adına verdiği mücadelenin samimiyetsizliği ile o ağaçlar gibi bu topraklardan sökülmeye devam eden hayatları için verdikleri mücadelenin samimiyetsizliğinin benzerliğidir aslında…