Oz Karahan – Avrupa Gazetesi (27.06.2021) – “Kıbrıslı Savaşçıların Milli Örgütü” yani aklınıza kazınan kısaltması ile EOKA.
Gerçek ismini muhtemelen hayatınızda hiç duymadınız ya da unutturuldu.
Okulda veya askerdeki eğitimlerde size “Yunan Savaşçılarının Milli Örgütü” diye öğretilmiş de olabilir.
Hepsinin bir nedeni var elbet…
En iyi arkadaşları Rumca konuşan Kıbrıslılar olan “sağcı” dedelerinizin ebeveynlerinize ve size bundan bahsetmemesinin de bir nedeni olduğu gibi…
Bir iki jenerasyon geriye gidince ailenizin içinde Rumca konuşan Kıbrıslı olduğunu kazara öğrenmenizin bir nedeni olduğu gibi…
Bugün popüler olan DNA testlerinden yaptırıp, sonucunda hiçbir Türk akrabanız çıkmamasına karşın en çok Rumca konuşan Kıbrıslı akrabalarınızın çıkmasının da bir nedeni olduğu gibi…
Evet, bütün bunların nedeni aslında hayatınızın bir yalandan ibaret olması…
Gerçeklerin, bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır.
Ancak Kıbrıs gibi olguların hızla değiştiği yerlerde gerçekler ortaya çıkana kadar yalanları temizlemek için iş işten geçmiş olabilmekte…
O yüzden gerçeklerin kendiliğinden ortaya çıkmasını beklemeden biraz kollarınızı kendiniz sıvamanız gerekiyor.
Bu “Kıbrıslı Savaşçıların Milli Örgütü” içerisinde görev yapmış Türkçe konuşan Kıbrıslılar konusu da böyle bir konu işte.
Evet, ilk EOKA, adı ile uyumlu olarak bünyesinde Türkçe konuşan Kıbrıslıların da yer aldığı bir örgüttü.
İçerisinde sadece silahlı olarak görev yapmış Türkçe konuşan Kıbrıslılar da yer almamıştı.
Ayrıca o zamanlar İngilizlerin yanında “oksidari” polisliği yapmış ve EOKA için çalışan çok sayıda Türkçe konuşan Kıbrıslı da bulunmaktaydı.
Bu oksidari polis grubu EOKA’ya İngilizlerin karşı hamleleri ve planladıkları faaliyetler hakkında bilgi vermekle sorumluydu.
EOKA içerisindeki Türkçe konuşan Kıbrıslılar, İngiliz istihbaratının yine İngilizler tarafından kurulan ve desteklenen TMT’ye verdiği bilgiler dahilinde TMT’ye öldürtüldü.
Hayatını kurtaranlar ise yurtdışına kaçabildi…
KKTC denilen yapı içerisinde siyaset yapmış ve yapan kişilerin akrabaları da var bu insanlar arasında.
Beğenin ya da beğenmeyin, tasvip edin ya da etmeyin bunlar sizin tarihiniz, geçmişiniz.
Bunlar bu toprakların gerçekleri…
Ve bu gerçeklerin bize gösterdiği, bugün Kıbrıs’taki federalist “barış” güvercinleri gibi resmi tarih temelli ve “hemşehrilik” üzerine kurulu bir vatan paylaşımı tezi ile Kıbrıs’a bir çözüm aramanın gerçeklere hizmet etmediğidir.
Çünkü ne Rumca konuşan ne de Türkçe konuşan Kıbrıslıların en “ayrı” mücadelelerini bile tamamıyla ayrı vermediği, veremeyeceği bir yerdir Kıbrıs.
Unutturulmaya çalışılan geçmişimiz, Kıbrıs içinde yalanlar üzerine kurulu, yabancılar tarafından üretilmiş ve sağlamlaştırılmış tabuları yıkmak adına yeni çözümler aramak ve ucuz hümanizm yapmak yerine, önce gerçekleri kabullenmek mecburiyetinde olduğumuzu haykırmakta hepimize…