Oz Karahan – Avrupa Gazetesi (21.06.2021) – İnsanların gruplar, toplumlar ya da birlikler oluşturmasının sebebi evrimsel psikolojide açıklanmaktadır.
Bazılarının duyduğu zaman kuduz köpeklere döndüğü millet teriminin oluşmasının sebebi de…
Çünkü en nihayetinde bu terimlerin hepsi, doğanın bir parçası olan insanların yine doğaya dayanan ihtiyaçlarının eseridir.
Aynı dini inanışa sahip kişilerin oluşturduğu bir topluluk, aynı ideolojik görüşe sahip insanların oluşturduğu bir grup, aynı şehirde yaşayan insanların oluşturduğu bir inisiyatif, aklınıza ne geliyorsa…
Bunlar bizim “çok özel hayvanlar” olduğumuz için yarattığımız olgular değil, doğadaki bütün hayvanların yaşamlarını sürdürmeleri için daha az entellektüel formlarda olsa da ihtiyaç duydukları gerçekliklerdir.
Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisindeki yeme, içme, barınma ve dinleme basamağından sonra insanların en büyük ihtiyacı olan güvenlik ve sosyalliğin yegane sağlacısı olan gerçekliklerdir aynı zamanda…
Coğrafya veya varsa devlet üzerine kurulmuş ve millet diye adlandıracağımız gruplaşma ise yapısı itibarıyla insanları birarada tutarak, güvenlik ve sosyal ihtiyaçlarını tatmin edebilecek en kapsayıcı ve ilerici gruplaşmadır.
Elbette herhangi bir dini ya da ideolojik küçük grupların içinde de kolaylıkla yer alabilecek radikalleşme tehdidi millet grupları için de geçerlidir, ancak yapısı itibarıyla radikalleşme ihtimali küçük gruplarınkine nazaran çok daha düşüktür.
Bunun sebebi ise çoğu milletin sahip olduğu devlet kavramı ve o kavramın millet içerisindeki kuralları yazan ve cezalandıran bir sisteme sahip olmasıdır.
Millet dahil bütün bu saydığımız gruplarda bulunan insanların bir arada kalabilmesi için ise kendi içlerinde onları birlikte tutacak ortak soyut değerlere ihtiyaçları bulunmaktadır.
Çünkü sayı olarak büyük olan grupların somut öğelerle birbiri ile etkileşimi mümkün değildir.
Tüm grupların birlikte olmak için ihtiyaç duyduğu soyut gereksinimlerin başında ise semboller gelmektedir.
Bir düşünün…
Sembollerini çıkardığınızda ortada din kalır mıydı?
Ya da sembolleri kaldırırsanız komünist, faşist, muhafazakar, sosyalist, hangi ideoloji kurumsallaşabilir ve insanları bir araya getirebilirdi?
Sosyal gruplaşmanın işlevsel olabilecek en modern ve kapsayıcı olanı yani milletlerin de bir arada kalabilmesi için ihtiyaç duyduğu şey sembollerdir.
Tam da bu yüzden Kıbrıs Cumhuriyeti kurulduğunda mikro milliyetçi bölücü ayrılıkçılar tarafından bu sembollerin bazılarına kavuşması engellenmeye çalışıldı bilinçli olarak.
Bugün elimizde kalan Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağının önüne geçemediler ancak bir şekilde devlet kurulmuş olduğu için…
Evet, bir millet için en önemli sembol milli bayrak ve milli marştır.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin resmi marşı da istenmeye istenmeye bestelendi ama 1963-64 anayasal krizinden sonra 2004 yılındaki Kıbrıs’ın Avrupa Birliği’ne kabul etkinliğine kadar tozlu arşivlerde saklandı.
Milli sembol hayvanı, devlet arması, milleti oluşturan toplumlar farklı gruplardan oluşuyorsa onların ortak mücadelerinin öne çıkarıldığı tarih, mitler ve daha fazlası…
Evrimsel psikoloji dalındaki çalışmalarda sıkça bahsedildiği gibi, inanılan rakamlar üç aşağı beş yukarı değişse de organik bir ilişki ve gelişime sahip olabilecek insan grupları içerisindeki birey sayısının yüz elliyi geçemeyeceği sonucuna varılmaktadır.
Yüz elli kişiden fazla bir insan grubundan söz ediyorsanız, bu grubu bir arada tutabilmek için ortak bir kimliğin yine insan tarafından yaratılması gerekmektedir.
Elbette bu grupların sağlıklı olabilmesi adına içindeki insanların biraz da ortak kültürel alt yapıya sahip olması faydalı olmaktadır.
Bu faydanın ne kadar olduğunu tartışabiliriz.
Ancak şüphesiz ki sosyolojik açıdan dünyaya bakarak yapacağımız bir tartışmanın sonucunda varacağımız nokta, Rumca konuşan ve Türkçe konuşan Kıbrıslıların bir milleti oluşturacak ortak kültürel alt yapı ve sembollere şu anda millet olarak kabul edilmiş çoğu gruptan daha fazla sahip olduğu olacaktır.