İşgalin bayrakları da birbirine benzer

Oz Karahan

Oz Karahan – Avrupa Gazetesi (17.05.2021) – Geçtiğimiz aylarda Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı Fatou Bensouda, İsrail’in Filistin topraklarında savaş suçu işlemesi ile ilgili resmi soruşturmanın başladığını duyurmuştu.

Bunun üzerine de Yahudilerin dolaylı yollar ile mahkemeye yaptığı “bizim için bu kararı veriyorsanız Türkiye’nin Kıbrıs’ta yaptıkları için de aynı kararı vermelisiniz” baskısı gelmişti.

Daha sonra Başsavcı, Türkiye’nin Kıbrıs’ta işlediği savaş suçları ile ilgili resmi soruşturmanın başlayıp başlamayacağına dair kararı görevinden ayrılacağı 16 Haziran 2021 tarihine kadar vereceğini açıklamıştı.

Önümüzdeki birkaç hafta içerisinde muhtemelen bununla ilgili karar duyacağız.

Davanın sonucu ne olursa olsun Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanmanın ağırlığı bile tarif edilebilecek bir şey değil bir devlet için.

Çünkü Uluslararası Ceza Mahkemesi savaş suçları, insanlığa karşı işlenen suçlar, soykırım suçları ve saldırı suçlarına bakan uluslararası mahkemedir.

İsrail ve Türkiye, Filistin’de ve Kıbrıs’ta yaptıklarından dolayı bu mahkemenin kurucu sözleşmesi Roma Statüsü’ne taraf değildir.

İki devletin de yargılanacağı suçlar neredeyse aynı…

İki devletin işgal bayrağının da yok birbirinden farkı…

İki çizgi arasında Davut’un yıldızı…

İki çizgi arasında Türk’ün ay yıldızı…

İsrail’in bayrağındaki iki mavi çizgi Fırat ve Nil nehirleri arasının Yahudi devleti hayalini anlatır.

İki çizgi arasındaki ay yıldız neyi anlatır?

Emin Çizenel mi çizdi, Necmettin Erbakan mı yoksa Rauf Denktaş mı acaba diye hep düşünürüm…

Denktaş’ın aklı gibi gelir bana hep…

Dinsiz haliyle aklı sıra Kıbrıs’ta yaptıklarına İslam dünyasından destek bulmak için “mücahit” yani “cihat eden” adını vermişti askerlerine…

Yememişti tabii kimse…

Ama severdi o bu tip projeleri…

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ve Rumca konuşan Kıbrıslıların desteğinin her zaman Filistin halkı ile birlikte olmasından ötürü bu şekilde Yahudilerin desteğini almak istediğine adım gibi eminim.

Henüz hayattayken ve kendisinin desteği ile Girne’ye açılan ve İsrail devleti destekçisi ortodoks Yahudi gruplardan birine ait olan “kültür merkezi” ve sinagogdan bahsedeyim mi size?

Bugün İsrail Filistinlilere saldırırken, Girne’deki o merkezin bağlı olduğu dini grubun liderliğinden “İsrail askeri kuvvetlerinin güvenliği için dua edelim” diye çağrılar yapılmakta…

Kıbrıs Cumhuriyeti ise, hâlâ Filistin Devleti’ni tanımayan çoğu Avrupa Birliği üyesinin aksine bu devleti tanıyan ilk ülkelerden biri olmuştu.

Filistinlilerin de her zaman bağımsız ve Türk işgalinden kurtulmuş bir Kıbrıs’ı desteklemesinin sebebi Türkiye’de devletin öğrettiği gibi “Arap hainliği” değil, ezilen halkların kardeşliği ve dayanışmasıydı aslında.

Dünümüz, bugünümüz, yarınımız, Kıbrıs, Mezopotamya, Ortadoğu, İrlanda…

Dünya tarihi boyunca olduğu gibi, işgalciler her zaman birbirlerinin varlıklarından destek almaya, bağımsızlık mücadelesi veren halklar da birbirinin varlığından güç bulmaya devam edecektir bundan sonra da…