Şaka değil, yeni “devlet”: Kıbrıs Türk Muhtar Cumhuriyeti

Oz Karahan

Oz Karahan – Avrupa Gazetesi (03.05.2021) – Okuyacaklarınızı bir şaka zannediyorsanız yanılıyorsunuz.

Kısa bir süre içerisinde altında yaşadığınız yapının adı “Kıbrıs Türk Muhtar Cumhuriyeti” olarak değişecek.

Kulağınıza tuhaf gelebilir ama alışmanızı tavsiye ederim.

Çünkü hepinizin kafasındaki “bundan sonra ne olacak” sorusunun cevabını vereceğim sizlere.

Daha “ilhak” söylemleri bugünkü kadar duyulmadan, o zamanki adımızla Afrika gazetemizin 23 Şubat 2020 tarihindeki yayınında “Türkiye Kıbrıs’ı ilhak etmez” başlıklı bir yazı kaleme almıştım.

Sizlere, Türkiye’nin ekonomik çıkarları adına hiçbir zaman Kıbrıs’ın kuzeyindeki yapıyı tam anlamıyla ilhak etmeyeceğini, her büyük devletin kirli işleri için “uydu yapılara” ihtiyacı olduğunu anlatmıştım.

Bugün Türkiye, altında olduğu uluslararası anlaşmalar sebebiyle kendi topraklarında yapamadığı kara parasını aklamaktan başlayıp onlarca yasadışı işi KKTC denilen yapı içinde halletmektedir.

Ancak Türkiye’nin federasyon tezi gibi “bağımsız devlet” tezinin de son kullanma tarihi gelmiştir.

2004 yılında federasyon tezinin sonu, bu teze verilen son göstermelik gaz ile gelmiş olduğu gibi, şu anda da iki devletlilik tezine yüklenilmektedir.

Buradaki amaç kısa bir süre sonra ortaya atılacak “Türkiye’ye bağlı otonom cumhuriyet” fikrine zemin hazırlamaktır.

Yakında “deniyoruz olmuyor, çocuklarımız uluslararası müsabakalara katılamıyor, ambargolar devam ediyor, Türkiye’den gelen ürünler bile vergiler sebebiyle halka pahalı yansıyor, yurtdışına mal satamıyoruz” gibi çoğaltabileceğimiz argümanlara çözüm olarak bu otonom cumhuriyet halkın önüne sunulacaktır.

Bu konuda verilecek örnek ise Azerbaycan’a bağlı olan Nahçıvan Otonom (özerk) Cumhuriyeti, yani Azerice adı ile Nahçıcan “Muhtar” Cumhuriyeti olacaktır.

Zaman zaman güzel sohbetler yaptığımız Mustafa Billur arkadaşımız ile bu konu hakkındaki bir konuşmamız arasında aklıma isim olarak da gerçeği yansıtması sebebiyle Azeri “soydaşlarımız” gibi “muhtar” teriminim kullanılmasının ne kadar doğru bir adım olabileceği geldi.

Çünkü zaten KKTC’nin şu andaki yapısı da aynı Nahçıcan’ınkinin olduğu gibi bizim kullandığımız kelime anlamıyla bir muhtarlıktır.

Bu projeksiyonun yanlış olduğunu düşünüyorsanız veya bütün gelişmeleri analiz etmek zor geliyorsa, size sadece Türkiye ile yapılan son protokolleri incelemenizi tavsiye ederim.

Türkiye ile yapılan “Gençlik ve Spor Alanlarında İşbirliği Protokol”ünde Kıbrıs’ın işgal bölgesindeki sportif faaliyetler için “Türkiye Bölgesel Amatör Ligi” önerisinde bulunmuştur.

Bu ve yukarıda bahsettiğim tüm argümanlara ve daha fazlasına üretecekleri “çözümler” ile yakında sesli bir şekilde duymaya başlayacaksınız tüm söylediklerimi.

Peki, Kıbrıs’ın işgal rejiminin altında “yasal” olarak kurulmuş, peşinden koşturduğunuz “solcu” ve “KKTC”ci siyasi partiler ne mi yapacak böyle bir durumda?

Birazcık söylenecekler, “katiyen kabul etmeyecekler”, “reddedecekler”, birkaç yürüyüş yapacaklar ama sonra bütün bunlara “anlaşma istemeyen Rum’u” falan bahane gösterip susacaklar.

Neden mi?

Çünkü Nahçıvan Muhtar, pardon Otonom, pardon Özerk Cumhuriyeti’nin de kendine ait “meclisi”, “bakanlar kurulu”, “bağımsız yargısı” falan bulunmakta.

Yani yakın zamanda ortaya çıkacak “Kıbrıs Türk Muhtar Cumhuriyeti” ile aynı koltuk ve yapıya sahip “KKTC”nin içindeki siyasi grupların yeni yapıdaki makamları da, mevkileri de, rantları da aynı şekilde devam edecektir.

Tabii illegal yerleşikler ve onların siyasi yapılarına bu koltukları, makamları, mevkileri ve rantları hızlı bir şekilde kaptıracak olsalar da yeni düzene hızlı bir şekilde ayak uyduracaklarına hiç şüphem yok.