Oz Karahan – Avrupa Gazetesi (01.02.2021) – Kıbrıs’ın kuzeyindeki çaresiz federalistler her ne kadar köşe yazılarında, sosyal medyada veya televizyonda “Guterres çerçevesi” deyip dursa da, o çerçeve sayılı günler sonra tarih olacak.
Tabii o çerçeve ile birlikte federal Kıbrıs hayalleri de…
BM Güvenlik Konseyi Kıbrıs adasındaki Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün görev süresini 29 Ocak 2021 tarihinde aldığı 2561 (2021) sayılı kararla altı ay daha uzattı.
Ancak beklendiği gibi bu kararda bizimkilerin ağzından düşürmediği bu “çerçeve”ye değinilmedi.
Hatırlarsanız BM Genel Sekreteri Guterres, İyi Niyet Misyonuna dair 8 Ocak 2021 tarihli raporunda da herhangi bir çözüm modeline atıf yapmamıştı.
Hatta açık bir şekilde “karşılıklı kabul edilebilecek bir çözüme” işaret etmişti.
Türkiye’nin ve adanın kuzeyindeki illegal yerleşiklerin seçtiği “liderin” kabul edeceği çözümü bugün net şekilde biliyoruz.
Aslında bilip ama bilmiyormuş gibi yaptığımız şey ise Rumca konuşan Kıbrıslı lider Nikos Anastasiadis’in kabul edeceği çözüm modeli.
Burada asıl sorun bazı Türkçe konuşan Kıbrıslıların içinde bulundukları buhranlı ruh haline deva olarak Birleşmiş Milletler’i veya Rumca konuşan Kıbrıslı liderliğini görmeleri.
Kendi “liderliklerini” Türkiyeli illegal yerleşiklere bırakarak, Birleşmiş Milletler’in ve Rumca konuşan Kıbrıslı liderliğinin duygularına ve iradelerine sahip çıkacaklarını zannetmeleri.
Ben bu sanrılarının sebebinin aslında hala Birleşmiş Milletler’in, Kıbrıs sorununun içindeki yerini anlayamamış olmalarına bağlamaktayım.
Birleşmiş Milletler Kıbrıs’ta hiçbir zaman bir çözüm dikte edecek ya da bu oyunda “haklı” veya “haksız” belirleyip ona ceza kesecek yetkiye sahip olmadı ve olamaz da…
Ancak süreç içerisindeki Maraş’ın açılması ya da barikatların kapalı olması gibi konuları eleştirebilecek bir pozisyonu var ki, onu da yaptırımsız olarak yapabilir.
Ayrıca metinlerde geçen ve bazı insanlarımızın konuşmayı çok sevdiği yeni bir çözüm modelinin “iki tarafın rızası ile” gerçekleşebileceği hakkındaki noktalara da fazla takılmamanızı tavsiye ederim.
Çünkü düne kadar konuşulan ve ilahlaştırılan federal çözüm modelinin iki tarafın “rızası” ile değil, Türkiye’nin diretmesi ile masaya gelen ve masada olan bir şey olduğunu unutmayalım.
Ve yarın bunun değişip yerine başka bir çözümün gelmesi ise yine Türkiye’nin uhdesinde olan bir konudur.
Bugün liderliğinizi de Türkiyelilerin eline bıraktığınıza göre, Kıbrıs sorunu hakkında konuşurken “Türkiye şunu yapamaz, Birleşmiş Milletler var” gibi gerçeklerle bağdaşmayan düşüncelerinizi de artık lütfen bu toplumla paylaşmayınız.
Çünkü bu tür bakış açıları kendinizin ve etrafınızdakilerin kişisel ruh sağlığına kısa süreli bir fayda sağlıyor olsa da toplumun geleceğine büyük zarar vermektedir.