Oz Karahan – Avrupa Gazetesi (18.01.2021) – Kıbrıs’ın özgür bölgelerindeki seçim havası ile ilgili yazılarıma ağırlık vereceğim önümüzdeki haftalarda.
Çünkü seçimlere çok bir zaman kalmadı.
Bu seçim öncesinde hiçbir parti silahlarını çekmiş değil.
Bu alışıla gelmiş bir durum da değil.
Aslında herkes bir anlamda Şubat ayındaki Kıbrıs sorunuyla ilgili 5+1’lik görüşmeyi beklemekte.
Çünkü o görüşmelerin gidişine göre mevcut Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis’in bir manevra yapacağı öngörülüyor.
Nikos Anastasiadis’in bir şekilde Cumhurbaşkanı olarak yoluna devam etmek istediği yönünde bir fikrim var.
Özellikle son zamanlarda ortaya çıkan skandallar sebebiyle bilenmiş bir şekilde…
Ve dört bir yandan karşısına dikilen güçlere bir boy gösterisi yapmak isteyecektir.
Çünkü Cumhurbaşkanlığı dönemi sonlarında ortaya çıkan “iki devlet”, “rüşvet” ve “yolsuzluk” gibi konular ile anılmak istemeyecektir hayatı boyunca.
Şubat ayındaki görüşmelerden çıkacak sonuç ne olur bilmiyorum ama birkaç senaryoya göre Anastasiadis’in seçimlerle ilgili alacağı tavrı kestirebiliyorum.
Görüşmelerden Türkiye ile birlikte iki devlete meyilli bir “gevşek federasyon” tipi bir sonuç çıkacak olursa, bunu bir başarı olarak ambalajlayıp, bu işi sonlandırmak söylemiyle halktan bir kere daha Cumhurbaşkanlığı koltuğunu talep edecektir.
Böyle bir durum 2004 senesine, yani Annan Planı dönemine geri dönüyoruz demek olacaktır.
Çünkü daha önce birçok defa yazdığım gibi AKEL yine DİKO ile birleşip Tasos Papadopulos’un oğlu Nikolas Papadopulos’u ortak aday gösterecektir seçimlerde.
Bu ikilinin argümanı ise 2004 yılında olduğu gibi, “çok taviz verildi” ya da “iki devletliliğe gidiyoruz” olacaktır.
Ben bu senaryonun gerçekleşeceği kanaatindeyim.
Diğer bir senaryo ise Şubat ayındaki görüşmelerden “pozitif ya da negatif” net bir şey çıkmaması.
Bu Anastasiadis’in en son isteyeceği şey olacaktır.
Çünkü bunun ilanı aynı zamanda kendisinin siyasi kariyerinin sonlandığının ilanı olacaktır.
Bu noktada AKEL’in yine DİKO ile işbirliği yapacağını düşünmekteyim DİSİ adayına karşı.
Ama bütün senaryolarda aynı soru, aynı hata, aynı eksiklik var.
Rumca konuşan Kıbrıslı toplumunun içerisinde halkı heyecanladıran ne bir siyasi akım ne de bir siyasi lider maalesef yok.
İyi ya da kötü, sağ ya da sol farketmeksizin bu böyle.
Ve ne yazık ki bu seçim döneminde de bu sorun değişecek gibi görülmüyor…