Oz Karahan – Avrupa Gazetesi (17.01.2021) – Kıbrıs Kilisesi Başpiskoposu Hrisostomos, Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis’in iki devletli çözüm isteğini kendisine dile getirdiğini açıklamasının etkisi devam ederken şimdi de Andreas Paraskos Kıbrıs, Yunanistan ve Türkiye gündemine düşen bir yazı kaleme aldı.
Yazısında Anastasiadis’in kendisine de Başpiskopos’un verdiği tarihe yakın bir dönemde “iki devletli” çözüm için çalışmalar yaptığını söylediğine yer vermekte.
Hatırlarsanız 2019 yılında Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Kıbrıs Cumhuriyeti Dışişleleri Bakanı Nikos Hristodulidis, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda gazeteciler önünde karşı karşıya gelerek sohbet etmişti.
Ve bu sohbette Çavuşoğlu açık açık Anastasiadis’in “iki devletlilik” olduğu açık olan önerilerde bulunduğunu söylemişti.
O gün bu konuyu değerlendirirken bu iddianın Çavuşoğlu tarafından uydurulmadığına emindim.
Bugün bütün herşey daha da net.
DİSİ ve Anastasiadis bizim sözde solcular gibi bir “federasyoncu”.
AKEL’in bile desteklemediği Annan Planı’na da evet demişlerdi.
Tabii taktiksel olarak…
Rumca konuşan Kıbrıslı siyasi elit yani AKEL ile DİSİ, bugün hala taktiksel olarak “korkusuzca” federasyon savunuculuğu yapmaktalar.
Federasyon söyleminin halk tarafından karşılığı olmadığını bildikleri halde bunu tamamıyla masada kazanmak adına yapıyorlar.
Bu iki partinin ortak duruşlarının sebebi ise çok basit:
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kontrolünün Rumca konuşan Kıbrıslıların eline geçtiği günden beri devletin kaynaklarının ve kademelerinin bu iki partinin elinde olması…
Devlet daireleri AKEL’li ve DİSİ’li memurlara ve ihaleler bu iki partili firmalara emanet durumda burada.
Diğer partilerin bile kolaylıkla giremediği bu çıkar havuzuna, yüzde bilmem kaç hakla girmeleri için Türkçe konuşan Kıbrıslılara izin vermek isterler mi sizce?
İşte denklem bu kadar basit.
Bu yüzdendir ki, AKEL’e sokulmak için peşinde dolaşan kişi ve partilere karşı AKEL’in uyguladığı görünmez bir sınır vardır her zaman.
Bu yüzdendir ki PEO ile “kardeş” olan sendikalara karşı PEO hissettire hissettire üstten bakmaktadır daima.
Rumca konuşan Kıbrıslı siyasi elitin göstermelik federasyon sevgisinin nedeni bu söylediklerimden ibarettir.
“Ben burada atımı koşturuyorum, sen orda koştur. İllegal yerleşikler de sana kalsın”…
Bakış açısı işte bu.
Ha, bu durum halk tarafından biliniyor ya da algılanıyor mu?
Kesinlikle hayır.
Halkın federasyonu destekleyen çok küçük elitist bir kısmı aynı düşünceler ile hareket ediyor, doğru.
Bunlar her “iki toplumlu” etkinlikte gördüğünüz, tanıdığınız bir avuç insan.
AKEL ve DİSİ’nin tabanının çoğunluğu ise bu federasyon isteminin bir masa oyunu olduğunun farkında.
Federasyona karşı olan diğer siyasi partilerin tabanı bunu vatan hainliği olarak değerlendirmekte.
Ancak onlar da süreci doğru okuyup, doğru strateji belirleyemiyorlar.
DİSİ ve Anastasiadis’in tavrından anlamanız gereken şey şudur:
AKEL ile birlikte kurdukları “Barış Kararı” isimli federasyoncu çatı örgütün ismindeki “karar”ın, iki devletli çözüm kararı olduğu…
Rumca konuşan Kıbrıslı toplumunun “iki devlet” söylemi ve eyleminden hemen etkilenmeyeceğini siz de biliyorsunuz.
Statükonun uzun vadede Kıbrıs’ı bir Türk adası yapacağı kesin olsa da kısa vadede keyiflerinden ve düzenlerinden bir şey eksilmeyecek.
Ancak hala “federasyon” diyen Türkçe konuşan Kıbrıslı güruhun hayatlarına mal olacak bu “karar”lar…
Çünkü onların bir süre daha yaşayacağı ve yöneteceği bir toprak parçası olacakken siz herşeyinizi kaybetmiş olacaksınız.
Eğer işler kötüleştiğinde pılınızı pırtınızı toplayıp güneye geçtiğinizde sizi bu yukarıda yazdığım zümrenin kollarını açarak bekleyeceğini de zannediyorsanız çok büyük bir yanılgı içerisindesiniz.
O yüzden yarın haklı durumda olmak için, bölücü ve ayrılıkçı hayalleri terk etmekten, oyuna gelmemekten ve Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki yetkilerinizi yarın geç olmadan talep ederek üniter ve konsesyonal devletinize sahip çıkmaktan başka bir seçeneğiniz yoktur vatanınızda var olmaya devam etmek için…
