Oz Karahan – Avrupa Gazetesi (28.12.2020) – Türkiye devletinin ve AKP’nin yapmayı en çok istediği ancak bir türlü kılıf uyduramadığı bir konu var sırada.
Sadece gazete yazarlarını, aktivistleri ya da siyasileri değil, tüm halkı ilgilendiren bir konunun denemesi, “toplumsal nabız yoklaması” geliyor.
Biliyorsunuz, Türkiye’nin Kıbrıslıların toplumsal nabzını yoklama girişimleri en fazla her iki senede bir yapılır.
Türkiye’nin yeni girişimi Şener Levent’i Ankara’da yargılamaya hazırlanması…
Peki, bu ne anlama geliyor ve neden şimdi böyle bir girişimde bulunuldu…
Cevabı çok basit:
Türkiye özellikle 2011 yılından beri KKTC vatandaşlarının Türkiye’de de yargılanıp, cezalarını orada çekmeleri noktasında girişimlerde bulunmakta.
Bunu gerçekleştirebilmek için ise en büyük bahanesi olan 2016 yılındaki FETÖ’nün darbe girişimi sonrasında KKTC hükümetlerine baskılarını arttırmıştı.
İlk önce KKTC-TC vatandaşlarının Türkiye’ye verilmesi ve orada yargılanıp ceza çekmesini sağlayacak bir protokol için uğraştı.
Hatta hatırlarsanız geçtiğimiz aylarda Türkiyeli bir kişinin sözde KKTC vatandaşlığını iptal ettirerek Türkiye’ye sınırdışı edilmesini sağlamıştı.
Geçtiğimiz haftalarda ise Özay Hüseyin Kurtdere’nin “Türkiye aleyhine faaliyet yürüttüğü” gerekçesiyle Türkiye’ye girişine izin verilmedi.
Yeni “hükümet”te de yer alan ve önümüzdeki seçimlerden itibaren işgal bölgesindeki siyaseti domine edecek olan “illegal yerleşiklerin partisi” bu çalışmalarda büyük bir araç olacaktır.
Bütün bu yaşanacakların Avrupa gazetesi yazarları ve Şener Levent ile sınırlı kalacağını zannediyorsanız da yanılıyorsunuz.
Şener Levent’in de yargılanacağı “Erdoğan’a hakaret” suçundan Türkiye’de 2014 yılından 2019 yılı sonuna kadar olan dönemde, 63 bin 41 kişiye dava açıldı ve açılan bu davalardan 9 bin 554 kişi mahkum oldu.
Bu sayının çok büyük bir kısmını ise sadece sosyal medyadan Erdoğan’ı eleştiren “vatandaşlar” oluşturmakta.
Gazeteciler, aktivistler ya da siyasiler değil…
Aynı zamanda Türkiye’de Erdoğan’ı eleştirip yargılanmak ve ceza almak ise üzerinize yıkılabilecek en hafif şey.
Türkiye’de on binlerce kişi daha hukuksal nedenini bilmeden siyasal olarak cezaevlerinde tutulmakta.
Kısacası lugatında hukukun ve adaletin olmadığı bir devlet ile milletin içinde kalmayı tadacak bizim saf ve yumuşak Kıbrıslılarımızı düşündükçe şimdiden içim acıyor…
Çoğunluğun Türkiye’yi alışveriş yaptığı ve televizyonda dizilerini izlediği ülke ile karıştırdığını biliyorum.
Bunun böyle olmadığını yaşayarak öğrenmeyi tercih edecek olursanız sizlerin, çocuklarınızın ve bu adadaki geleceğinizin ipini çoktan çekmiş olacaksınız.
İşte bu sebepten, her zaman söylediğim gibi Avrupa gazetesi yazarları ve Şener Levent’in kaderi sizin kaderinizdir.
Ve daha da açık söylemem gerekirse, beğenseniz de beğenmesiniz de bu dünyada özgürce, onurlu var olmak ve “yaşamak” istiyorsanız, bu değerlere sahip çıkmak zorundasınız…
Toplumunuz veya topraklarınız sizin önceliğiniz olmayabilir.
Ama bu değerlere “kendiniz” için sahip çıkmaya mecbursunuz.
Çünkü Türkiye ve özellikle de “Silivri” narin Kıbrıslılar için korkunç soğuk yerlerdir…