COVID-19 Vakaları Hakkında Doğru Rakamlar Verilmiyor

Oz Karahan

Oz Karahan – Avrupa Gazetesi (13.09.2020) – Yaz aylarında vakaların son sürat artmasına karşın ne medya ne de devlet tarafından halka Covid-19 ile ilgili doğru bilgi aktarımı yapılmadı.

Bu durum Kıbrıs’ın işgal altındaki bölgesinde olduğu gibi özgür bölgelerinde de aynıydı.

Hatta yanı başımızdaki Yunanistan ve Türkiye de aynı stratejiyi izledi.

Birçok insan rahatsızlıkları ile hastanelere gitti, bilinçli olarak yanlış teşhisler konuldu evlerine gönderildiler.

Kıbrıs’ta genel olarak yapılan testlerin rakamları azaltılarak topluma sunuldu.

Örneğin Limasol’da sadece benim bildiğim bir iş yerinde yedi vaka olmasına karşın aynı gün devlet tarafından bir vaka olduğu bilgisi medyaya dağıtıldı.

Fısıltı gazetesinin daha etkin olduğu Kıbrıs’ın kuzey bölgelerinde zaten test sayıları iki hane rakamlarda tutularak vaka sayıları aşağıda tutulmaya çalıştı.

Coğrafyamızda ve bütün dünyada devletler tarafından uygulanan bu yöntem ile yaz turizmi ve ekonomi ayakta tutulmaya çalışıldı.

Ancak yazın sonuna geldiğimiz bu günlerde bütün ülkeler teker teker gerçek rakamları paylaşmaya başladı.

Türkiye’de durum perişan.

Pandemi için ayrılmış anahastanelerin birinde görev yapan bir doktordan aldığım bilgiye göre bu hastanelerde tam bir kıyamet ortamı mevcut.

Özellikle yaşlı hastalar virüslü olmalarına karşın başka bir rahatsızlık yaşadıkları söylenerek evlerine gönderiliyorlar.

Yaz aylarındaki durum bu ise, sonbahar ve kışta neler olacağını sorduğumda hüzünlü sesi kesiliyor doktorun.

Anlıyorum ki telefonunun dinleneceğinden korktuğu için çekiniyor.

Ben de konuyu değiştiriyorum hemen…

Yunanistan’da ise hala yaz turizminin etkilenmemesi için suskunluk mevcut.

Yunan turizm şirketleri “Yunanistan’da tatil sonbaharda yapılır” diye reklamlarına devam ediyor. Daha nasıl gerçekleri söyleyebilirler ki…

Avrupa’da da durum çok farklı değil.

Büyük bir yalan söyleniyor tüm devletler tarafından ve kimse kimseyi çıkıp da suçlayamıyor.

Çünkü hepsi bu yalanın bir parçası…

Peki bizimki gibi küçük toplumların bu yalanı kaldırmaya kuvveti var mı?

Ne yazık ki görünene göre var.

Çünkü güneyde gerçek, kuzeyde sahte meclise gönderdiğimiz komşumuzun, akrabamızın, dostumuzun veya tanıdıklarımızın gözümüzün içine baka baka bizimle “maytap geçmesine” izin veriyoruz.

İnsanlar ölürken, ailemiz ve çocuklarımızın hayatı tehlike altındayken bize anlatılan hikayelere inanıyor gibi yapmamızın başka bir açıklaması olduğunu düşünmüyorum.