15 ile 20 Temmuz arasında Kıbrıs

Oz Karahan

Oz Karahan – Avrupa Gazetesi (19.07.2020) – Kıbrıs ve Kıbrıslı için Temmuz ayından daha acı bir ay yoktur.

Temmuz ayında, yönetimi bugün Rumca konuşan Kıbrıslıların elinde olan Kıbrıs’ın güney bölgelerinde iki adet siren duyulur.

Biri cılız biri güçlü.

Yine Temmuz ayında, Türkiye tarafından işgal edilmiş Kıbrıs’ın kuzey bölgelerinde iki kez gürültü duyulur.

Biri insan homurdanması diğeri jet sesleri.

Karmaşık duygulara götürür her sene Temmuz ayı beni.

Bu sene 15 Temmuz, Rumca konuşan Kıbrıslı toplumu içerisinde büyük tartışmalara sahne oldu.

Öncelikle Kıbrıs Yayın Kurumu (RIK), yaptığı programramlarda 15 Temmuz darbesinden söz ederken, EOKA B’den söz etmedi ve hatta genel olarak konuya geçtiğimiz yıllara kıyasla yayınlarında neredeyse hiç yer vermedi.

Sabah 8:20’de yani darbe saatinde çalınan sirenlerin bir kısmı bu sene “onarım” bahanesiyle çalıştırılmadı.

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı Anastasiadis’in oturduğu makamı Elen Cumhuriyeti zannederek sosyal medyadan 15 Temmuz’u “Yunanın Yunan ile karşı karşıya geldiği gün” diye betimleyen bir açıklama yaptı.

Yine Anastasiadis’in partisi DİSİ’nin başkanı Neofitu darbecileri mezarı başında andı.

Öncelikle bunları yazarak “suçlama oyunu” ekmeğinize yağ sürmek değil amacım, onu söyleyeyim.

Çünkü burada söylediklerime karşı çıkan ve bunu örgütlü ve sesli bir şekilde dile getiren binlerce insan da var.

Bunu yazmamdaki amaç, sizin buna benzer soytarılıklar kendi yaşadığınız bölgelerde “işgalci” ve bu topraklara ait olmayan insanlarca yapıldığı zaman sesinizin çıkıp çıkmadığını kendinize sormanızı sağlamak.

Örgütlü bir mücadele adam akıllı o askeri törenleri ve uçan jetleri eleştirecek mi?

Evet, yine her zamanki gibi Avrupa gazetesi ve Kıbrıslılar Birliği bunu yapacaktır.

Peki diğerleri?

Tek yapacakları süslü cümlelerle “faşist bir darbe oldu, Türkiye’de anayasal hakkını kullanıp geldi, ama anayasada belirtildiği gibi anayasal düzeni sağlayıp gitmeliydi” demek olacak değil mi?

İnsanların akıllarıyla dalga geçer gibi.

Türkiye’nin anayasal düzeni sağlayıp gitmemesinin sebebinin Kıbrıslı federalistlerin olduğunu kimse bilmiyormuşçasına hainlik kokan edebiyatlarını yapacakları günlerdir Temmuz’un bu “orta günleri”.

1960 yılında kurulan üniter ve konsesyonal Kıbrıs Cumhuriyeti ve anayasasının yerine bölücü-ayrılıkçı “iki toplumlu iki bölgeli federasyon” koymaya hayatlarını adamış insanların “Türkiye anayasal düzeni sağlayıp gitmeliydi” histerisine şahit olacağız tekrar.

Bir yandan kendi çıkarları için Taksim’in adını federasyon koyan Türkiye’nin tezine inanan, öteki yandan NATO’dan, 1971 toplantılarından, emperyalizmden bahsedecek “cengaverleri” dinleyeceğiz yine.

Statükoya göbek bağı ile bağlı memurların kahve muhabbetlerini…

Bir 15 ile 20 Temmuz daha yaşayacağız Kıbrıs adasında Kıbrıslılar yok olurken, önce “kuzey”de sonra “güney”de.