Oz Karahan – Afrika Gazetesi (22.03.2020) – “Allah kimseyi devletsiz bırakmasın” dedi 2000’li yılların başında kendine karşı gelenleri eleştirdiği bir BRT programının sonunda Denktaş, sesi titreye titreye.
Devlet olmak için gereken şeyin biraz toprak bir de tabella olduğunu düşünen insanların gözleri doldu. Kimileri ise havanın güzel olduğunun rehavetiyle “iki kurucu devlet”li anlaşmaların peşindeydi o zamanlar.
Peki devlet olmak bu kadar kolay mı?
Bu sorunun cevabını, devlet olmanın gereklerinin ortaya çıktığı, içinden geçtiğimiz gibi kriz dönemlerinde alabiliriz ancak. Heralde bütün dünya üzerinde sahtesiyle gerçeğinin farkını görüp anlamak için en güzel labaratuvar ise üzerinde yaşadığımız Kıbrıs adasıdır.
Kıbrıs Cumhuriyeti’ni terk ettiğimiz Rumca konuşan Kıbrılılar özgür bölgedeki toplum için 700 milyon euroluk destek paketini açıkladı daha korona virüslü hasta sayısı 26 iken özgür bölgelerde.
Denktaş’ın sahte devletinin sözde başbakanı Tatar, “bölgenin yıldızıyız” demesinden birkaç hafta sonra Kıbrıs Cumhuriyeti’nin destek paketini açıkladığı günlerde kendi “paketini” açıkladı. Bahreyn gibi ülkelerin vatandaşlarının sahte devlete girişini yasaklayan paketin en önemli maddesi “Türkiye’nin her zaman KKTC’nin yanında” olduğuydu.
Kıbrıs Cumhuriyeti’ni terk ettiğimiz Rumca konuşna Kıbrıslılar sadece bu virüs vakası için 100 milyon euro ek sağlık bütçesi ayırdıklarını açıkladı.
Sahte devletin sözde sağlık bakanı ise 58 tane solunum cihazlarının olduğunu ve bunun 16 ya da en fazla 20 tanesinin korona virüs vakalarına ayırılacağını söyledi.
Kıbrıs Cumhuriyeti’ni terk ettiğimiz Rumca konuşna Kıbrıslılar, yurtdışında öğrenim gören öğrencilerine kişi başı 750 euro para gönderilmesi kararını aldı, henüz vaka sayısı 26 iken.
Sahte devlet ise yurtdışından virüs kapma pahasına yolculuk ederek çaresizlikle memleketlerine dönen öğrencileri konaklattığı karantina otellerine kişi başı günlük 45 euro ödemeye devam ediyor bugün.
Kısacası, yukarıda yazdığım ve toplumsal bir felaket karşısında alınması gereken elzem önlemleri bile alamayan, aldığı önlemlere bile hile ve yolsuzluk karıştıran bir kabile yapısı devlet diye yutturulmaya çalışıldı bu halka 37 yıl boyunca.
Ancak bu daha başlangıç.
Korona virüsüsü önümüzdeki dönemde bütün dünyaya “devlet” olma dersini daha acı bir şekilde verecek. Ve bu acının biz Kıbrıslılara vereceği ders, terk ettiğimiz gerçek devlet ile celladına aşık olmuşcasına henüz terk edemediğimiz sahte devletin arasındaki fark olacak.
Enflasyon, işsizlik, sefalet ve adaletsizliğin zirve yapacağı yakın gelecekte, şuana kadar can simidi olarak gördüğünüz, son ganimetiniz olan pasaportlarınız yine “yardımınıza” koşacak belki memleketinizi terk ederken.
Ancak çulsuz bir şekilde vatanınızı terk etmeden önce devletçilik oynamaktan ve “iki kurucu devletli federasyon” hayallerinden vazgeçip, Kıbrıs Cumhuriye’tine dönüş iradesini göstermek akıllara gelir mi dersiniz?
Ya çemberin dışındasınızdır ya da içinde. Bugün Denktaş’ın “devlet” hayallerine kanıp terkettiğiniz Kıbrıs Cumhuriyeti, işgal topraklarına kapısını kapattı. Yarın gündemde olduğu gibi, Denktaş’ın bayraktarlarının Maraş maceraları yüzünden, iki kurucu “devletli” ve iki toplumlu federasyon hayalleri peşinde koşan insanlarımızın maddiyat kapısı olan AB hibelerinin de önünü kesecek. Ertesi günde Kıbrıs Cumhuriyeti meclisine sunulan yasa tasarısında olduğu gibi Denktaş’ın devlet hayaline “inanan” bütün Kıbrılısların vatandaşlıkları elinden alınacak.
Çünkü başta bu üç konu olmak üzere size Allah’ın bahşettiğini sandığınız konuların hepsi Kıbrıs Cumhuriyeti’nin inisiyatifinde olan ve son tahlilde onayını gerektiren konulardır. Evet, o değerli AB hibeleriniz bile.
Kıbrıs Cumhuriyeti’ni kendi rızamızla terk ettiklerimizin aldığı ve almayı düşündüğü bu kararları şaka mı zannediyorsunuz? Asıl şakayı size Denktaş önce “tek çözüm federasyon” ve sonra “KKTC” dediği zaman yaptı ama bazıları bugün hâlâ azimle ilk şakanın peşinde koşmaya devamken yaşadığımız her gün bize tek gerçeğin üniter “Kıbrıs Cumhuriyeti” olduğunu gösteriyor. Ve acı bir şekilde göstermeye devam edecek.