Türkiye Kıbrıs’ı “ilhak” etmez!

Oz Karahan

Oz Karahan – Afrika Gazetesi (23.02.2020) – Daha önce birçok defa dile getirdiğim gibi, toplumumuzun içinde bulunduğu köşeye sıkışmışlık ve çaresizlik hali, kendilerine gerçeklikten kopuk sanal bir dünya yaratmalarına sebep olmaktadır. Bu dünyada, kişilere ve hareketlere olduklarından çok daha farklı anlamlar yükleme eyleminden havada uçuşan siyasi söylemler de nasibini almaktadır.

Son günlerde, Mustafa Akıncı’nın malum “ilhak” çıkışı bu duruma güzel bir örnek oldu. Toplumumuzun büyük çoğunluğunun yüreğini okşayan ve gözlerini yaşartan bu cılız söylemin, içinde bulunduğumuz vahşi gerçekliğe bir gönderim yapıp yapmadığını anlamamız için çok değil, birazcık ayaklarımızın yere basması yeterli.

İlhakın “korkunç” bir seçenek olacağını söylemek, bugün içinde bulunduğumuz fiili ilhak durumunu yok saymaktan başka bir şey değildir. Böyle bir söylem öncelikle ada üzerinde yok olmak üzere olan Türkçe konuşan Kıbrıslı varlığına yani toplumumuzun varlığına değil “KKTC”nin varlığına bir atıftır.

“KKTC” denilen işgal bölgesi ve bu bölgedeki rejim zaten mükemmele yakın bir biçimde Kıbrıslıların yaşadığı “kansız soykırıma” zemin oluşturmak için yaratılmış yapının ta kendisidir. Bu yapının uluslararası alanda “meşruiyetinin” temeli ise sözde özerk ambalajıdır. Türkiye’nin Kıbrıs’a gelirken çizdiği sahte imajın temeli olan “Türkçe konuşan nüfusu kurtarma” söyleminin paravanıdır. Uluslararası toplum ve hukukun giremediği, savaş suçlarının rahat bir şekilde işlenebildiği ve Türkiye’nin uluslararası anlaşmalara tabii olması sebebiyle kendi topraklarında yapamadığı her türlü ekonomik ve sosyal gayriyasal eylem için ona alan sunan bir vahadır.

Bütün bunlar ve çok daha fazlasını, Türkiye’ye Akdenizin ortasında küçük bir ada parçasına sahip olması değil, sadece ve sadece orada kurduğu sahte devletin varlığı sunmaktadır.

Demek istediğim o ki, Kıbrıs’ın kuzeyinde Türkiye’nin istediği gibi bir tane Kıbrıslı kalmadığı zaman bile Türkiye burayı ilhak et-me-ye-cek. Bunun tersini düşünmek en hafif tabiri ile ahmaklık, böyle bir konuyu yani KKTC’nin varlığının Türkçe konuşan Kıbrıslılar için hayati bir konu olduğunu dünyaya anlatmaya çalışmak ise toplumu ahmak yerine koymaya çalışmaktan başka birşey değildir.

Bugün, Türkçe konuşan Kıbrıslılar ve bütün Kıbrıs hali hazırda “korkunç” şeyler yaşamaktadır. Hem de neredeyse 46 yıldır. Kıbrıs için asıl korkunç olan şey 1974 yılında bugüne devam eden, Türkçe konuşan ve Rumca konuşan Kıbrıslıların devleti olan Kıbrıs Cumhuriyeti topraklarının işgal durumudur. Korkunç olan şey Türkçe konuşan Kıbrıslıların hali hazırda yaşadığı “kansız soykırım” ve işgal bölgesindeki kolonizasyon faliyetleridir. Korkunç olan şey Türkiye’nin terörist ve işgalci kardeşi İsrail gibi kendine ait olmayan topraklarda uyguladığı illegal yerleşik politikaları ile Kıbrıslıları vatanlarından, ata topraklarından etme amacıdır.

İsmi değişebilir, önemli değil. Ama Türkiye’nin Kıbrıs’taki varlığına son veremezsek bugün adı KKTC olan yapı aynı şekli ile Türkiye Cumhuriyeti var oldukça yaşamaya devam edecektir. Tekrar ediyorum, Türkiye’nin milli ve ekonomik çıkarları, adanın üzerinde bir tane Kıbrıslı kalmasa bile bu illegal yapının devamı ile mümkündür. Yarın asıl amaçları olan adanın tamamına sahip olsalar bile bu durum değişmeyecektir. Çünkü büyük devletlerin vazgeçilmez ihtiyacı, özellikle ekonomik açıdan dünya kuruluşlarına tam bağlı olmayan kendilerine ait illegal ya da yarı legal uydu devletciklerine sahip olmaktır. Türk devleti için ise Kıbrıs, coğrafik ve politik olarak bu görevi üstlenen ve ileride de üstlenebilecek olan yegane topraktır.