Oz Karahan – Afrika Gazetesi (09.02.2020) – Herkes 26 Nisan’daki seçimlere odaklanmış durumda. Seçim dönemleri toplumu analiz etmek için en güzel zamanlar. Ve toplum olarak kafaların ne kadar karışık olduğunu görmek için.
Biri “demografik yapı değişti” dedikten iki dakika sonra “işgal organı olsada meclis ve seçimleri önemsiyoruz” diye sözlerine devam ediyor.
Sözde sol bir aday “Kıbrıs Türk halkı dedik mi, bu memlekette yaşayan herkesten bahsediyoruz” diye nutuk atarken, diğer sözde sol bir aday “bu topraklarda uzun yıllardır yaşayan, burayı vatan belleyen, Kıbrıslı olarak hissedebilen” sözcükleri ile başlayan demagoji atıyor.
Yine bir yerlerde işgal konusu açılıyor. Ağzından “federasyon” sözünü eksik etmeyen, yani Türkiye ile birlikte anayasal düzenin değişmesi gerektiğini savunanlar zatlar şuursuzca Türkiye’nin 1974 yılında anayasal düzeni sağlayıp gitmemesinden dem vurmaya devam ediyor.
Orjinali Serdar Denktaş’a ait olan “ne Rum’a eyalet, ne de Türkiye’ye vilayet” lafı değişik variyasyonlarda, illegal yerleşiklerin lideri dahil herkesin ağzından havalara uçuşuyor.
Öteki taraftan, işgal düzeninin maşası olacak şahıslardan biri daha adaylığını açıklamadan sol particikler ve kulüpler bu adayı kim önce destekleyecek yarışına giriyor.
Bir taraftan ise kısa bir süre önceye kadar, “ölüyoruk, bitiyoruk, göç edeceyik” diye ağlayan herkes bugün kendine yine bir “sahte kahraman” bulmuş, birbirlerini yiyor.
Geçen haftalarda tam da bu konuya değinmiştim “sahte kahramanlar arkasında mücadele” başlıklı yazımda.
Kıbrıslıları ve “kendilerine sahte kahramanlar ve destanlar yaratmayı ve onlara gereğinden fazla anlamlar yükleyip hayal kırıklığına uğramayı bir alışkanlık haline getirmeleri” konusuna.
Oy verenlerin çoğunluğunun Kıbrıslı olmadığı bir düzende nasıl bu böyle hayaller kurulabiliyor hayret ediyorum.
2016 seçimlerinde Akıncı’nın ikinci turda kazanmasının sebebini bilmiyor muyuz hepimiz, yoksa bazılarımız uzayda mı yaşıyorlar diye düşünüyorum bazen.
Bugün hayatta olmayan UBP’li eski sözde başbakanlardan, DP genel sekreterlerine, Eroğlu’na karşı olan cephenin çalışmaları ile kazanılmış bir seçimden söz ediyoruz.
Kıbrıslılar Birliği’nin 3 Şubat 2020 tarihinde yaptığı uluslararası çağrı ve bildirinin burada altını çizmek isterim. “İşgal bölgesinde yapılan “liderlik” seçimleri meşruiyetini yitirmiştir!”
Çünkü bugün, Türkçe konuşan Kıbrıslılar, Kıbrıs’ın Türk işgali ve maruz kalmaya devam ettikleri “kansız soykırım” neticesinde işgal bölgesindeki nüfusun çok küçük bir kısmını oluşturmaktadır. Bu kadar basit.
Bu seçimin arifesinde Kıbrıslılar Birliği’nin çağrısına kulak verip dünyayı ayağa kaldırmak yerine bizi yok oluşa sürükleyen işgal makamları için sahte kahramanların yarışına destek vermenin meyvesini 26 Nisan ya da 3 Mayıs akşamı yiyecek olanlara selam olsun. Ayva.
O akşam çıkacak tablodan sonra, bu kafası karışık insanlarımızın bahsi geçen bildirinin içinde geçenleri ağlayarak haykırmaya başlayacağını da yazıp buraya bırakayim.
Tabi İngiliz ne derdi buna?
Too late…