Doğu Akdeniz konusu ve mahalle yanarken saçını tarayanlar

Oz Karahan

Oz Karahan – Afrika Gazetesi (29.12.2019) – Geçtiğimiz günlerde bir soytarı çıkıp “KKTC artık bölgenin yıldızı oldu” demiş. Biri de çıkıp her zamanki gibi “Rumların olumsuz tavrı sebebiyle…” diye her zamanki edebiyatına başlamış.

Adanın işgal bölgelerinde yaşayan toplumun kendilerince sağ ve sol olarak adlandırdığı bu kesimlerin söylemleri farklı gözükse de aslında hizmet ettikleri yer aynı. Kıbrıs’ın doğal zenginlikleri masadayken bile Kıbrıslıların menfaati yerine Türkiye Cumhuriyeti’nin çıkarları…

Bu hizmeti, her zamanki gibi böyle önemli bir konudan uzakta durup “Kıbrıs’ta barış engellenemez” diye slogan atan kesim de aynı oranda destekliyor.

Nimetlerinden faydalanmak için sırada bekledikleri Kıbrıs Cumhuriyeti devleti, Yunanistan ve İsrail ile birlikte 2 Ocak tarihinde EastMed boru hattı anlaşmasına imza atacak. Ancak statükodan faydalanan Türkçe konuşan Kıbrıslı zümrelerinde mahalle lakırdısı söylemler ve suskunluklar haricinde bir şey çok. Ganimete boğulmuş sağcıları ve hem ganimet hem Avrupa hibelerinden başını kaldıramayan “Kıbrıs’ta barış engellenemez”ciler tek yürek olarak geleceklerini Türkiye’nin insafına bırakmış durumdalar, her zamanki gibi. Yarın ne olacağını kestiremedikleri için avuçlarını açtıkları iki kapı olan Türkiye Cumhuriyeti ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin mücadelesini artık pasadembo değil yeni alıştıkları çekirdek çitleyerek izliyorlar.

Aslında bugünler, İngiliz yönetimi altında polisliğe yazılmak için sıraya girildiği dönemden pek de farklı değil bu anlamda. Kendilerine “vatan haini” denmesinden rahatsız olan ama vatanlarının neresi olduğunu sorulsa cevap veremeyecek bir toplum… demeyeceğim, ama bu tür insanların kendilerini yönetmesine izin veren bir toplum.

Şimdi soruyorum, özellikle kendilerine “Kıbrıslı” deme cüretini gösterenlere…

Cebinizde kimliğini taşıdığınız ve mümkün olan tüm olanaklarından faydalandığınız Kıbrıs Cumhuriyeti’nin çıkarları tehlikedeyken, bu sessizliğinizi gören diğer Kıbrıslılar yani Rumca konuşan toplum size “vatan haini” dediği zaman haksız mı olacak?

Ya da açıkça veya suskunluğunuzla desteklediğiniz Türkiye’nin kafasınının tasını yarın herhangi bir sebeple attırdığınızda “vatan haini” yada “Rum piçi” sözlerini işittiğinizde suç onların mı olacak?

Ne zaman açıkça ve tam anlamıyla “bir şey” olmayı başaracaksınız?

Ne zaman bir vatanınız olacak?

Bir taraftan gelen mamma, çıkar, kolaylık, ganimet bitmeden kendinize adam akıllı bir isim beğenebilecek misiniz? Kıbrıslı, Kıbrıslı Türk, Kıbrıs Türkü, Kıbrıslıtürk ya da sadece Türk?

Ne zaman bu adların herhangi birisini seçtiğiniz zaman bunun bir ağırlığı olduğunu anlayacaksınız?

Ne zaman hem nala hem mıha vuranların bu dünya da yeri ve özgürce yaşamaya hakkı olmadığını fark edeceksiniz?

Ne zaman kötü bir adamın doğru söylediği gibi, bu hayatta “taraf” olmayanların eninde sonunda “bertaraf” olduğunu öğreneksiniz?

Bunu öğrenmek için daha ne kadar “bertaraf” olmayı bekliyorsunuz?

Kıbrıs tarih boyunca yangın yeriydi ancak bugün bölgesel hatta global bir ateşin kalbinde yer alıyor. Bu sorunun içerisinde sadece diğer komşularımız değil, aynı zamanda batının askeri yapılanmaları ve sermeyesi de var. Ve bu tarihi dönemeçte, Kıbrıs’ın Türkçe konuşan Kıbrıslılarının esamesi okunmuyor. Buna ne söyleyeceksiniz? Yoksa her zamanki gibi “ambargo var” mı diyeceksiniz? Ambargo yok! Başka şeylere olabilir ama “onurlu” yaşamanıza, biz de burdayız demenize, bu küçücük ada ve çocuklarınızın geleceği için rahatınızı bozup sesinizi çıkarmanıza bir ambargo yok. Artık “ne olduğunuzu” ve “vatanınızın” neresi olduğuna bir karar vermenize, başı dik yaşamıza ve mahalle yanarken saçlarını taramayı bırakmanıza bir ambargo yok.

Bu topraklarda yaşayan herkes için mevcut oyunun içinde sadece iki taraf var ve her zaman öyle olacak. Kıbrıs Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti. Tarih yok olan toplumlarla doludur. Ya bunlardan birisininin içinde “açıkça” yer alacaksınız ya da zaten bir nefes kadar yaklaştığınız “bertaraf”lığı tadacaksınız.