Oz Karahan – Afrika Gazetesi (27.10.2019) – Bu yazımı, iki toplumlu-iki bölgeli “bölücü-ayrılıkçı” bataklığa boğulmuş, hibe kovalayarak hayatını geçiren vatandaşlarımıza adıyorum.
Bu yazımı, aslında hakkında hiçbirşey bilmediği halde “ama Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönmek bence hiç mantıklı değil” diyerek ara bölgede kahvesini içen bütün federalcilere adıyorum. Bu yazımı, “tek devletliliği denedik olmadı, bize uygun değildi. O yüzden iki devlet en eyisi” diyen filozoflarımıza adıyorum.
Hakkında hiçbirşey bilmediği halde Kıbrıs Cumhuriyeti’ne laf söylemek ve onun dışındaki herşeyi savunmak Kıbrıslıların artık kimliğine işlemiş bir olgu gibi.
En ateşli bölücü federasyon savunucularına yada iki devletçilerine Kıbrıs Cumhuriyeti ile ilgili basit bir şey sorduğunuz ve cevap alamadığınız zamanlarınız muhakkak olmuştur. Siyasetin içerisinde, sivil toplum kuruluşlarının başında, kısaca her haltta yırtık dondan çıkarcasına gözüken ve ne savunduğunu bildiğini düşündüğünüz insanlara birazdan öğreneceğiniz altın değerindeki bilgiler ile test edip bir Kıbrıs gerçeği ile tanışmak istermisiniz? Cahillik, vurdumduymazlık, veya ne derseniz diyin ama bu adada Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yok edip yerine ne koyacaklarını bilmeyen insanların neredeyse hiçbirinin neyi yok etmek istediklerinden haberleri bile yok.
O yüzden bu güzel “Kıbrıs Cumhuriyeti 101” dersi ile devletimizin temelini oluşturan anayasasını ve ortadaki ciddi bilgi kirliliğinin gazabına uğrayan önemli noktaları halkımızla paylaşmak isterim. En baştan başlayalım.
Devletin ismi: Kıbrıs Cumhuriyeti…
Bayrak ve amblem: Türkçe konuşan Kıbrıslı “İsmet Vehit Güney” tarafından çizilmiştir.
Resmi dilleri: Yunanca, Türkçe…
Yönetim şekli: Cumhurbaşkanını Rumca konuşan Kıbrıslıların seçtiği ve Cumhurbaşkanı Muavininin Türkçe konuşan Kıbrıslıların seçtiği “başkanlık sistemi”.
Bakanlar Kurulu: Toplam on kişiden oluşan bakanlar kurulunun yedisi Rumca konuşan Kıbrıslıdan, üçü Türkçe konuşan Kıbrıslıdan oluşmaktadır.. Rumca konuşan Kıbrıslı bakanlar Cumhurbaşkanı tarafından, Türkçe konuşan bakanlar Cumhurbaşkanı Muavini tarafından seçilir.
Temsilciler Meclisi: Yüzde yetmişi Rumca konuşan Kıbrıslılar ve yüzde otuzunun Türkçe konuşan Kıbrıslılardan oluştuğu yasama organı. (Bugün mecvut sandalye sayısı: 80, yani 56’ya 24’lük bir oran var. Türkçe konuşan Kıbrıslıların sandalyeleri boşta beklemektedir)
Veto hakkı: Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanı muavini, Temsilciler Meclisi’nin almış olduğu veya uluslar arası ilişkiler ile ilgili konularda ayrı ayrı yada ortaklaşa son veto hakkına sahiptirler.
Anayasa Mahkemesi: Bir Rumca konuşan Kıbrıslı, bir Türkçe konuşan Kıbrıslı ve tarafsız bir hakimden oluşur. Bağımsız hakim Kıbrıs Cumhuriyeti, Yunanistan, Türkiye ve Birleşik Krallık vatandaşı olamaz.
Cemaat Meclisleri: Rumca ve Türkçe konuşan Kıbrıslıların ayrı birer cemaat meclisi olacaktır. Bu meclisler kendi toplumları ile ilgili; dini, kültürel, eğitimsel konular, cemaat yararina toplanacak şahıs vergileri ile ilgili düzenlemeler, vakıf, spor kulüpleri ve dernekler ile ilgili yasalar, kooperatif ve üretici kurumları ile iligli konular ilgili kararlar alabilecektir.
Kamu Hizmetleri: Kamu Hizmetlerinde görev yapacak memurların yüzde yetmişini Rumca konuşan Kıbrıslılar ve yüzde otuzunun Türkçe konuşan Kıbrıslılardan oluşur.
Güvenlik Kuvvetleri: Polis ve jandarmadan oluşan güvenlik kuvvetlerinde görev yapacakların yüzde yetmişini Rumca konuşan Kıbrıslılar ve yüzde otuzunun Türkçe konuşan Kıbrıslılardan oluşur.
Ordu: Kıbrıs Cumhuriyeti ordusunda 2 bin erkek yer alıp, bunların “yüzde altmışı” Rumca konuşan Kıbrıslılar ve “yüzde kırkı” Türkçe konuşan Kıbrıslılardan oluşur.
Mecburi Askerlik Hizmeti: Yok. Ancak bu durum Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanı Muavini’nin “ortak” kararı ile değiştilebilinir.
Ve garanti anlaşmasına göre;
Yunanistan, Türkiye ve Birleşik Krallık “sadece” Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü ve güvenliğini sağlama hakkına sahiptir.
Bu ülkelerin hiçbiri asla direkt veya indirekt olarak Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bölünmesi veya başka bir devletle birleşmesi için aktivitelerde bulunamaz. Kıbrıs üzerinde Yunanistanın 950 asker, Türkiye’nin ise 650 asker bulundurma hakkı vardır.
Evet, bu yazılanların hepsi sadece anayasadan alınmıştır.
Şimdi derin bir nefes alın, arkanıza yaslanın, gözünüzü kapatın ve kendinize sorun.
Yabancı devletler ve bölücü odakların paramparça ettiği böyle bir cumhuriyetin yerine konulmak istenen şey nedir?
45 yıldır devam eden federasyon konuşmalarında şuanda mevcut sahip olduğumuz haklardan fazla olarak ülkeyi ikiye bölmek dışında neyin pazarlığı yapılmaktadır? Ve ne istiyoruz.
Hiçbir yeni anlaşma bize bu mevcut sahip olduğumuz ve adamızın özgür bölgelerinde devam eden anayasadan fazla bir hak vermeyecektir. Fazla olarak vereceğini düşündüğümüz haklar ise Türkiye’nin ada üzerindeki varlığını devam ettirip bizim “yok olmamıza” hizmet edecek, ayrı bölgeye sahip olmak gibi “bölücü” haklardır.
Kıbrıs ve Kıbrıslılar herhangi bir şekilde, herhangi bir ambalajla bölünmek için çok küçüktür ve bu bölünme planları Kıbrıslılara değil yabancı devletlerin bu adadaki varlıklarının devamına hizmet etmekten başka bir şeye yaramamaktadır.
Bu vesile ile ganimet düzenine alışmış, aklı paradan başka birşeye çalışmayan bir kesim insanlarımızın da o küçük zihinlerine bir şey sokmuş olayim.
Adamızın bügünkü mevcut yasal nüfus yapısını ve eskiden yüzde onsekiz olan bugün çok daha az kendi nüfusumuzu düşünelim. Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönüş ile Türkçe konuşan Kıbrıslıların sahip olacağı sadece kamu çalışanı sayısı ile bile toplumun ne kadarını ihya edeceğini tahmin edebiliyor musunuz?
Bunu yazmaktan utanıyorum tabii ki ama hepimizin bildiği gibi avucunu ona buna açarak hayatını geçiren “barışçılar” ve “savaşçılar” ile dolu bir toplumda yaşıyoruz. Belkide bugün yüzde on rakamının altına düşmüş bir nüfusumuz varken, bütün bu yazdıklarımdan daha fazla ne isteyebiliriz, ne alabileceğimizi düşünüyoruz.
Bütün haklarımıza kavuşmak ve yaşadığımız kansız soykırıma dur demek ise çok basit bir şey ile mümkün. Toplum olarak Kıbrıs Cumhuriyeti’ne ve 1960 anayasasına geri dönmek için girişimde bulunmak. Sonrasında bu cumhuriyeti “tek bayrak, tek millet, tek vatan, tek devlet” idealleri doğrultusunda güçlendirmek ise demokratik yollar ile yapacağımız mücadele olmalı.
“Ama çok illegal yerleşik var onlar ne olacak” gibi sorularınız varsa, o sizin değil, onları buraya getirenlerin çözeceği problemdir. Önceden olsa gemi çözümünü önerebilirdim ama artık gurur duydukları dünyanın en büyük havayollarına sahip Türkiye. Bu söylediklerim bazılarınızın kulağına hoş gelebilir ve bunları şimdi değil de yarın bir “son çıkış” olarak kenarda tutmak isteyenlerinizde olabilir.
Ama öyle bir lüksümüzün olmadığını ve uçurumdan önceki son çıkışu geçmemizin an meselesi olduğu gerçeğini tüm Kıbrıslılara bir kez daha hatırlatmak isterim.