Kıbrıs’ın NATO Planlı Türk İstilasının 50. Yıldönümü

Ελληνικά / Türkçe / English

20.07.2024 – 20 Temmuz 2024, 1974 yılında NATO tarafından planlanan Kıbrıs’ın Türk işgalinin 50. yıldönümüdür.

Adada yarım asırdır devam eden emperyalist işgal ve yerleşimci sömürgeciliği, Türkçe konuşan Kıbrıslılara baskı uygulayan ve Türk işgali sırasında zorla yerlerinden edilen Rumca konuşan Kıbrıslıların evlerine dönmelerini engelleyen kolonyal politikalarla devam etmektedir. Emperyalistler bu politikaları, adadaki varlıklarını sürdürebilmek için “iki bölgeli iki toplumlu federasyon” ve “iki devletli” düzenleme gibi planlarla Kıbrıs halkı arasında etnik temelli ayrımı dayatmak için kullanmaktadır.

Halihazırda beş NATO ordusu – Türkiye, Birleşik Krallık, Yunanistan, ABD ve Fransa – üç kıtanın kesişme noktasında stratejik bir konuma sahip olan adada hava ve deniz üslerini kullanmaktadır. Bu durum, Kıbrıs 1960 yılında bağlantısız bir cumhuriyet olarak İngiliz sömürgeciliğinden bağımsızlığını kazandığında adanın yaklaşık yüzde 3’ünü Birleşik Krallık’ın kontrolüne veren ve 1974’teki işgalden sonra daha da sağlamlaştırılan anlaşmaların bir sonucudur. Birleşik Krallık ve NATO bu toprakları on yıllardır Batı Asya ve Kuzey Afrika’daki emperyalist emellerini sürdürmek için kullanmaktadır.

Son olarak, 7 Ekim 2023’te Filistin direnişinin başlamasından bu yana, Kıbrıs adasındaki bu topraklar, savaş suçlarında ve insanlığa karşı işlediği suçlarda “İsrail’e” yardım etmek ve Filistin’deki kardeşlerini katleden emperyalist güçlere direnen Yemen’i bombalamak için kullanılmıştır. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin, Kıbrıs’taki Birleşik Krallık üslerinin Gazze’de savaş suçu işlemek için kullanılmasını kolaylaştırdığı iddiasıyla İngiliz bakanları soruşturması için çağrılar yapılmaktadır.

Türkiye’nin 1974 yılında Kıbrıs’ı işgali, Kıbrıs’ta sözde “Birleşmiş Milletler himayesinde müzakereler” statükosunu tesis etmiştir. Bu statüko sayesinde emperyalistler, Birleşmiş Milletler kararlarıyla bile çelişen Kıbrıs’ın “bölünmüş” bir ada olduğu yalanını yaymaya devam etmektedir. Biz anti-emperyalistler, Kıbrıs’ın bölünmüş değil işgal edilmiş olduğunu biliyoruz; dolayısıyla çözüm yeniden birleşme değil, kurtuluştur.

Bölünmeyi, iki devleti ya da etnik kökene dayalı coğrafi ayrımı içeren herhangi bir düzenlemeyi içeren herhangi bir sözde çözümü kategorik olarak reddediyoruz, çünkü bunlar sadece emperyalistlerin adadaki varlıklarını sürdürmelerine yardımcı olacaktır. Emperyalistlerin parazitçe açgözlülüklerini kolaylaştırmak için yalnızca bir “batmayan uçak gemisi” olmaktan ibaret olmayı reddediyoruz. Adamızın soykırım için kullanılmasına göz yummuyoruz.

Kıbrıslıların milli, demokratik ve sınıfsal birliğinin yanı sıra yabancı varlığından arınmış üniter bir Kıbrıs’ın toprak ve toplumsal bütünlüğünü destekliyoruz. Bu nedenle, 10 Ekim 2024’te, dünyadaki tüm anti-emperyalist hareketleri ve bireyleri Kıbrıs halkının kurtuluş mücadelesinin yanında yer almaya ve dayanışma eylemlerine katılmaya veya başlatmaya ya da ülkelerinin Türk büyükelçiliği önünde protestolar düzenlemeye çağırıyoruz. Kıbrıs’ın özgürlüğünden söz ettiğimizde, tüm Batı Asya ve Kuzey Afrika’nın özgürlüğünden ve tüm bölgede emperyalizmin nefes borusunun kesilmesinden söz etmiş oluyoruz.

Kıbrıs Kurtar, Batı Asya ve Kuzey Afrika Özgürleştir, Emperyalizmi Yen!


10 Ekim, 1964 yılında Kahire’de düzenlenen Bağlantısızlar Hareketi 2. Zirvesi’nde kabul edilen ve Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yönelik ilk eylemlerinin ardından devletleri Kıbrıs’ın egemenliğine, birliğine, bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne saygı göstermeye çağıran anti-emperyalist Deklarasyonun yıldönümüdür. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 1965 yılında aldığı 2077 (XX) sayılı kararda da atıfta bulunulan Deklarasyonun Kıbrıs’la ilgili bölümlerinde şu ifadeler yer almaktadır:

“Kıbrıs’la ilgili mevcut durumdan endişe duyan Konferans, Birleşmiş Milletler Şartı ve özellikle 2. Madde, 4. paragraf kapsamındaki yükümlülüklerine uygun olarak, tüm devletleri Kıbrıs’ın egemenliğine, birliğine, bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne saygı göstermeye ve Kıbrıs’a yönelik her türlü güç tehdidi veya kullanımından veya müdahaleden ve Kıbrıs’a Kıbrıs halkı tarafından kabul edilemeyecek haksız çözümler dayatma çabalarından kaçınmaya çağırır.

Birleşmiş Milletler’in eşit bir üyesi olan Kıbrıs’ın, Birleşmiş Milletler Şartı uyarınca, sınırsız ve kısıtlamasız egemenlik ve bağımsızlık hakkı vardır ve bu haktan yararlanmalı ve halkının, herhangi bir dış müdahale ya da girişim olmaksızın, ülkenin siyasi geleceğini özgürce belirlemesine izin verilmelidir.”