25.09.2020 – Kıbrıslılar Birliği ve Kıbrıs’taki tüm samimi ilerici ve vatansever güçler, “bedel ödemenin” ne demek olduğunu bilmektedir. Bu sebeple Kıbrıs’ta işgale ve süregelen sömürgeleştirme politikalarına karşı mücadele eden herkesi destekliyoruz ve yanında durmaktayız.
Bu nedenle bugün milletimizin çektiği acıların sorumlularından biri olan Rauf Denktaş’ın oğlu Raif Denktaş’ı saygıyla anıyoruz.
Raif Denktaş, babasından farklı olarak sol görüşlü bir siyasetçi, müzisyen, gazeteci ve Oxford Üniversitesi’nden mezun bir akademisyendi. 34 yaşında Türkiye tarafından suikasta kurban gitti. Bağımsız ve üniter bir Kıbrıs’ı savunmasa da, Türkiye’nin Kıbrıs’ın işgal altındaki bölgelerindeki sömürgeci faaliyetlerine karşı çıkması sonunda hayatına mal oldu.
Kıbrıslılar Birliği, işgal altındaki topraklarda 11 Ekim 2020’de yapılması planlanan gayrimeşru toplum liderliği seçimine ilişkin açıklama yaptı. Bu seçimlerin gayrimeşru sayılmasının başlıca nedeni, Türkiye’nin 46 yıldır devam eden yasadışı yerleşim politikasıdır. Şu anda Türkçe konuşan Kıbrıslılar, Kıbrıs’ın işgal altındaki bölgesindeki sözde devletin “nüfusunun” sadece %10’unu ve sözde “vatandaşlarının” %34’ünü oluşturuyor. Bu rakamlar, bu “liderlik” pozisyonunun artık Türkçe konuşan Kıbrıslıların çıkarlarını temsil etmediğini, bunun yerine Türkiye’yi ve yasadışı yerleşimcileri temsil ettiğini açıkça göstermektedir. Şubat 2020’de yayınlanan bildirimizde bu duruma çözüm bulmak için gerekli olduğuna inandığımız çözümü önerdik.
Bugün, yasadışı yerleşimcilerin sayısının çok daha az olduğu bir dönemde, Türkiye’nin yerleşimci sömürgeciliğine karşı muhalefetinden dolayı Raif Denktaş’ı saygıyla anıyoruz. 1985 seçimleri öncesinde işgal altındaki bölgelerde yaptığı ve 24 Aralık 1985’te Lefkoşa-Mağusa karayolunda kendi aracıyla bir “Türk askeri TIR”ının çarpışmasıyla sonuçlanan konuşmasını herkese hatırlatmak isteriz. Bu konuşma Türkiye tarafından öldürülmesinden sadece birkaç ay önce, 22 Şubat 1985’te sözde devlet KKTC parlamentosunda yapılmıştır.
—
“Sayın Başkan; değerli arkadaşlar; hükümetimizin muhterem üyeleri. 76 seçimlerinden 81 seçimlerine, 81 seçimlerinden de 85 seçimlerine giderken daha önce de belirttiğimiz gibi seçmen sayılarında anormal artış görüldüğü takdirde dünya basınını Kıbrıs’a çağırıp ‘bu seçim maskaralıktır, Türkiye’den getirilmiş, ithal edilmiş seçmenlerle bu oyun oynanmaktadır’ diyeceğiz….
Çünkü bu memleketin sosyal dokusu değişmektedir kötüye doğru ve buna şu veya bu şekilde son verilecektir. Biz yasal ve barışçı yollardan son verilmesi gereğine inanıyoruz, çünkü bizim ne kaybedecek bir şeyimiz vardır ne de başka gidecek yerimiz. Bu memlekete sahip çıkacağız ve bizimdir diyeceğiz. Önüne gelen gelip bunun içerisinde vatandaş olamaz….
Bugünden seçmen listelerinin askıya çıktığı güne kadar yapılacak olan her yurttaş kasıtlı olarak, seçim maksadıyla yapılmış ve seçmen yapılmak için yurttaş yapılmış kişidir. Ve büyük tepki göstereceğiz, ikaz ediyoruz, çok büyük tepki göstereceğiz, dünya basınında tepki göstereceğiz ve hiç de hoş olmayacak….
Çaresi budur. Çünkü başka bir şekilde ikaz ediyoruz, durmuyorsunuz, uyarıyoruz, durmuyorsunuz, soru soruyoruz, yuvarlak cevaplar veriyorsunuz. Ama bu da böyle gidiyor. Bunu durduracağız beyler….”
—